Samsun’un göbeğinde bir hastane var.
Yetenekli hekimlerinin yanı sıra, fedakâr çalışanlarıyla sadece Samsunlulara değil, bölgemizdeki yakın il ve ilçelerden gelenlere de 60 yılı aşkındır hizmet veriyor.
Adı Gazi Devlet Hastanesi!
1960’lı yıllarda SSK Samsun Hastanesi olarak kurulmuştu. Hükümetin Sağlıkta Dönüşüm Projesi çerçevesinde Sağlık Bakanlığına devredilerek bugünkü adını aldı. Eksikliklerine rağmen aslında donanımlı bir hastane sayılır.
Eksiklikten kastım, yöneticilerin ısrarına rağmen bazı birimlerin özellikle tamamlanmamış olmasıdır. Mesela, önceki Başhekim Dr. Emine Sehmen’in Kalp-Damar Cerrahisi Ünitesi kurulması için girişimlerini yakından bilirim. Nitekim Sehmen görevdeyken hastanenin birçok eksikliğini gidermişti.
Ve fakat. Kardiyovasküler Cerrahi Ünitesi, bütün girişimlere rağmen hâlen kurulmuş değil.
Buna rağmen, 112 ambulansları İlkadım’da bir hasta için kalp krizi şüphesiyle çağrıldığında ilk adres yıllardır nedense Gazi Devlet Hastanesi oluyor. Hastaya burada müdahale edilemeyeceği anlaşılınca, hasta kamu-özel ayrımı gözetilmeksizin en yakın başka hastaneye sevk ediliyor. Bu nakillerin çoğu da özel hastanelere oluyor. Neden acaba?
Sorulduğunda verilen cevap hep aynı: “Protokol böyle.”
Gazi Devlet Hastanesi’nin bir başka önemli eksiği de çocuk cerrahı bulunmamasıdır.
Geçtiğimiz günlerde Atatürk bulvarının gar durağı yakınlarında bir trafik kazası oldu. Gülsüm Sami Kefeli İlköğretim Okulu öğrencilerinden Rabia Kaynar ve Elif Naz Aslan yaralandılar. Ambulanslar, olay yerine en yakın hastane olarak Gazi Devlet Hastanesi’ne getirdi çocukları.
Ne yazık ki Rabia Kaynar müdahale sırasında kurtarılamadı. Elif Naz’ın ise dalak, karaciğer ve böbreklerinde yırtılmalar tespit edilince genel cerrah ameliyata başladı. Ancak hastanın yaşının küçük olması nedeniyle sistem üzerinden çocuk cerrahı davet edildi.
Adını vermeyeceğim çocuk cerrahı hanımefendi, “Hastanın yaşı belli olmadığı için müdahalede bulunmayacağım” diyerek hastaneye gelmedi. Ameliyat sırasında hastanın 13 yaşında olduğu öğrenilince, çocuk cerrahı yeniden davet edildi. Ancak doktor hanım, “Gerekli işlemi genel cerrahlar yapabilir” diyerek ikinci kez gelmeyi reddetti.
Doktorları hedef göstermemek adına isim vermiyorum ama bu olayla ilgili düzenlenmiş ve bir kopyası da elimde bulunan tutanak var. İlgililer merak ediyorsa, olup biteni o tutanaktan öğrenebilirler.
Samsun’un “Sağlık Kenti” olmak gibi bir iddiası var. Bu, yetenekli hekimlere sahip olması nedeniyle aslında doğru bir hedef ancak, son yıllarda artan şikâyetler bu hedeften sapıldığını gösteriyor.
Sorun nerede?
Sorun ne hastanelerde, ne doktorlarda, ne hemşirelerde, ne diğer sağlık çalışanlarında. Her biri canla başla çalışıyor. Sorun karar mekanizmasında, yani tepe yöneticilerinde.
Kamu hastaneleri birçok yetenekli hekimini özel sektöre kaptırıyor. Kamu hastanelerindeki hekim sayısı gittikçe azalıyor. İlçelerden geçici hekim getiriliyor, merkezdekiler ise “hatırlı kişilerin” talepleriyle başka yerlere geçici görevle gönderiliyor. Ücretsiz izne ayrılan hekimlerin sayısı da artıyor.
Sistemin bozulmasına sebep olanlar biliniyor mu emin değilim ancak, Samsun’un şu sıralar en etkili siyasetçisi Mehmet Muş’un, sistemin bozulmasına göz yummayacağını tahmin ediyorum.
Allah muhafaza, geçici görevlendirmeler sırasında Boyabat’ta yaşandığı gibi bir kaza olursa, bunun hesabını kimden soracağız?
Onun cevabını da bilen biri varsa, o versin derim.