TBMM'de büyük tartışmalara neden olan enerji ve madencilik faaliyetlerini hızlandırmayı amaçladığı iddia edilen torba yasa teklifi yaklaşık 26 saat süren görüşmelerin ardından Meclis Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'ndan geçmişti.
Teklif, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek.
Komisyon Başkanı AKP Bursa Milletvekili Mustafa Varank, teklifin özellikle kritik ve stratejik madenlerle ilgili yatırımların önünü açacağını söylemişti.
Yeni düzenlemenin izin süreçlerini hızlandırmayı, öngörülebilirliği artırmayı ve yatırım ortamını iyileştirmeyi hedeflediğini söyleyenler, teklifi savunuyorlar.
Ve fakat.
TEMA, Doğal Hayatı Koruma Vakfı ve Doğa Derneği dahil çok sayıda çevre örgütü ise teklife, doğadan çok madencileri öncelediğini savunarak teklife karşı çıkıyorlar.
Çevre örgütleri, teklifin, sadece zeytinlikleri değil ormanlar, korunan alanlar, sulak alanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları dahil önemli doğal alanların madene açılmasını kolaylaştırdığını söylüyor.
Çevre örgütlerinin yanı sıra başta CHP'liler olmak üzere muhalefet partilerinin büyük bölümü de teklife karşı çıkıyor.
Bu arada okurumuz Hüseyin Cimşit'in gönderdiği bir bilgiye göre, Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi tarafından, teklifi sunan beş AK Parti Milletvekiliyle ilgili olarak, temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlamak ve devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş.
Tartışmalara neden olan bu yasa teklifi, iktidar tarafından geri çekilmemesi durumunda, Cumhur İttifakı'nın meclis çoğunluğu nedeniyle büyük ihtimalle yasalaşacaktır.
İddia edildiği gibi teklifte suç unsuru var mı, yok mu bilmem.
Buna adli makamlar karar verecektir elbette.
Ve fakat.
Kişisel dileğim, zeytinliklere dokunulmamasıdır.
Ben yetişemedim ama yaşı 70’in üzerindeki Samsunlular, günümüzde beton yığınına dönüşmüş Zeytinlik mahallesinde çok miktarda zeytin ağacı varmış
Ki;
Mahalle de adını bu zeytin ağaçlarından almış zaten.
Zeytin ağaçlarının yetişmesi için doğal bir iklime sahip ülkeyiz.
Ve fakat.
Doğada en uzun ömürlü ve bir o kadar da verimli bu ağaçların milyonlarcasını da kesmiş bir ülkeyiz.
Bu nedenle bizim nesil, margarin olarak bilinen yağlarla büyümek zorunda kaldı ne yazık ki.
Bizim kuşağın mensupları, 50'li ve 60'lı yıllarda 'vita' yağı tenekelerinin dağıtıldığını hatırlayacaklardır.
Güzelim doğal zeytinyağı yerine bu yağları yedirdiler bize.
2. Dünya Savaşı sonrası, Stalin Rusya'sının işgalinden kokulması nedeniyle NATO'ya alınmamız uğuruna adına ''Marshall Yardımı'' denilen uygulamaya dört yanı denizlerle çevrili ülkemde balık yağı içirmişlerdi bizim nesle.
Lanet bir kokusu vardı.
Ki;
O koku benliğimde öylesine kötü yer etmiş ki bende, 50 yıl boyunca hiç balık yiyemedim.
Koku nedeniyle hala hamsi yiyemem mesela.
İlkokulda süt tozu içmek durumunda kalmıştık.
Köyümüzdeki evimizde her birimizin süt veren iki -üç ineği varken üstelik.
Sovyet korkusu nedeniyle ABD askeri araç yardımında da bulunmuştu bize.
Oysa 1926 yılında Kayseri'de uçak fabrikası kurmuş, Nazi işgalinden korkan Hollanda'ya o savaş uçaklardan satmış bir ülke iken, 1950 yılında o kapattığımız o fabrikadan sonra Marshall yardımı kapsamında ABD'den tank gibi savaş makineleri satın almıştık.
Şimdi tankımızı kendimiz yapar hale geldik ama dışa bağımlı bir ülke olmaktan hala kurutulamadık.
Konya'nın yüzölçümü kadar olan Hollanda tarım ürünleri ihraç ederek zenginleşirken, biz ekmek yapmak için savaş halindeki Rusya ve Ukrayna'dan buğday satın alıyoruz.
Bu gerçeği bile görmezden gelerek şimdi zeytinlikleri yok ediyoruz:
Ne uğuruna!
Ekonomik ömrünü tamamlamış bir iki termik santralin sahibi daha çok para kazanabilsin diye.
Akıl tutulması denilen durum böyle bir şey olsa gerek