Çin’in 15. 5 Yıllık Planı Fırsat mı Tehdit mi?
Yazarlar // 22 Kasım 2025 Cumartesi 12:08

Ragıp GÖKER

Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi tarafından “Çin Halk Cumhuriyeti’nin 2026-2030 yıllarını öngören 15. 5 Yıllık Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Planı” 23 Ekim 2025’te kabul edildi.

Dünya ekonomisini yönlendirdiği bilinen ülkelerin her beş yılda bir ortaya koyduğu bu strateji belgeleri yalnızca o ülkenin izleyeceği yolu belirlemez; küresel dengelerin nasıl şekilleneceğine ilişkin bir tür erken uyarı sistemi gibidir. Hele söz konusu olan, üretimden teknolojiye, ticaretten lojistiğe kadar dev bir makine gibi işleyen Çin olunca…

Bu planın satır aralarına baktığımızda, Çin’in ekonomik modelini yenilemekle kalmayıp, küresel tedarik zincirinin de rotasını yeniden çizmek istediğini görüyoruz. Peki bu yeni rota, Türkiye ve Türk Dünyası açısından ne anlama geliyor?

Önce fırsatlardan başlayalım…

Çin, Rusya üzerinden Avrupa’ya uzanan kuzey hattının artık eskisi kadar güvenli ve hızlı olmadığını biliyor. Bu nedenle, Türkiye’nin merkezinde bulunduğu Orta Koridor, Pekin’in gözünde “alternatif” olmaktan çıktı, “zorunlu güzergâh” hâline geldi. Yani, coğrafyanın bize verdiği avantaj, bir kez daha tarihin kapısını çalıyor.

Üstelik Çin, Avrupa pazarına ulaşmak için üretim üslerini çeşitlendirmeye mecbur. İşçilik maliyetlerinin hızla arttığı, siyasi baskıların yoğunlaştığı bir dönemde Türkiye, hem Gümrük Birliği hem coğrafi yakınlık hem de sanayi kapasitesi nedeniyle Pekin’in gözünde cazip bir seçenek. Batarya teknolojilerinden elektrikli araçlara, yenilenebilir enerjiden orta teknoloji üretim bantlarına kadar pek çok alanda yatırım imkânı kapıda bekliyor.

Cin’in 15. 5 yıllık planı, Çinli firmaların yurt dışı yatırımlarının da destekleneceğini öngörüyor. Bu da uzun süredir belirsizliğiyle can sıkan BYD ve CHERY gibi firmaların Samsun ve Manisa’daki yatırımlarını da hızlandıracaktır.

‘’CHERY gelecek mi, gelmeyecek mi?’’ diye sorup duruyoruz ya!

CHERY yatırımının Samsun’a gelme ihtimali artıyor yani.

Tarım ve gıda tarafında da fırsat büyük. Çin, 15. planıyla tarım ürünleri ithalatını artıracağını açıkça ilan etti. Türkiye, yıllardır konuştuğumuz ama bir türlü dengeleyemediğimiz dev ticaret açığını, doğru planlama yapılırsa hiç değilse azaltma şansına sahip.

Fırsatlar bunlar…

Gelelim madalyonun diğer yüzüne.

Çin’le ekonomik ilişki kurmak, bir ülke için çoğu zaman iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Devlet destekli dev şirketlerin hâkim olduğu bir ekonomik düzen içinde, yerli üreticiyi ayakta tutmak kolay değil. Orta teknoloji ürünlerde bile Çin firmalarının baskısı, Türk sanayicisinin nefesini kesecek düzeye gelebilir.

Bir de borçlandırma modeli var. Kuşak-Yol Projesi kapsamında bazı ülkelerin nasıl bir borç sarmalına sürüklendiğini gördük. Limanlarını, enerji santrallerini, madenlerini ipotek eden ülkeler yabancı değil; Sri Lanka’dan Kenya’ya kadar somut örnekler ortada. Türkiye bu modele kapı aralarsa, ekonomik işbirliği kısa sürede stratejik bağımlılığa dönüşebilir.

Türk Dünyası açısından da tablo karmaşık!

Çin’in Orta Asya’ya yaptığı yatırımlar, bölgeyi ekonomik olarak hareketlendirse de aynı zamanda nüfuz alanı oluşturuyor. Türk Devletleri Teşkilatı’nın attığı ortak adımların Pekin’in gölgesinde kalması işten bile değil. Enerjiden madenciliğe, ulaştırmadan dijital altyapıya kadar her alanda Çin’in varlığı güçlü bir şekilde hissediliyor. Bu durum, uzun vadede bölge ülkelerini Türkiye’ye değil, Çin’e bağımlı hâle getirme riskini taşıyor.

Bir diğer hassas nokta da Uygur meselesidir. Türkiye, tarihî ve kültürel bağları dolayısıyla bu konuyu görmezden gelemez. Çin ise ekonomik ilişkiler derinleştikçe bu alanda daha fazla sessizlik bekleyecektir. Bu dengeyi korumak kolay değil.

Sonuç olarak…

Çin’in 15. Beş Yıllık Planı, Türkiye ve Türk Dünyası için hem büyük fırsatlar hem de ciddi tehditler barındırıyor. Doğru okursak, Türkiye lojistiğin, enerjinin ve sanayinin merkezinde yer alan bir bölgesel güç hâline gelebilir. Yanlış okursak, ekonomik bağımlılık ve siyasi baskının gölgesinde kalan bir ülke konumuna düşebiliriz.

Tarihin uzun yürüyüşünde bazen coğrafya size bir kapı aralar. O kapıdan nasıl geçeceğiniz ise sizin aklınıza, iradenize ve cesaretinize kalır. Çin’in 15. Planı da işte tam böyle bir kapı:
Hem fırsat, hem sınav.