Yazarlar // 14 Mayıs 2025 Çarşamba 21:22
Ragıp GÖKER
Ülkem, 40 yılı aşkındır terör belasından kurtulmak için mücadele ediyor.
Ki;
Bulunduğumuz coğrafya bir ateş çemberinin tam ortasındadır.
Nazım Hikmet'in ipek bir halıya benzettiği bu güzelim topraklarda kavga hiç bir zaman bitirilemedi.
Ahmed Arif'in Anadolu şiirinde ''Binlerce yıl sağılmışım,/ Korkunç atlılarıyla parçalamışlar / Nazlı, seher-sabah uykularımı / Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, / Haraç salmışlar üstüme. / Ne İskender takmışım, / Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz! / Selam etmişim dostuma / Ve dayatmışım... / Görüyor musun?'' ifadelerinin yanı sıra, yine Ahmed Arif'in ''Dört yanımız Puşt zulası'' dediği gibi, bu güzelim Anadolu toprakları doyasıya huzuru uzun süre yaşayamadı maalesef.
İsyanların neden olduğu, iç karışıklıklar sürekli tekrarlandı ve bir türlü bir türlü son bulmadı.
En son emperyalistlerin uşağı terör örgütü, Türk- Kürt kardeşliğini bozmak adına kan akmasına yol açtı.
On binlerce şehidimiz ve gazimiz oldu.
Bir el uzatıldı sonunda.
O el, 'Terörsüz Türkiye' yaratmak için önemli bir fırsatı doğurdu.
En azından bunu diledik.
Ki;
Bu topraklarda, kardeşçe yaşamayı kim istemez.
Terörsüz Türkiye söylemi bu nedenle hepimizde bir heyecan yarattı elbette.
Ve fakat.
Terör örgütü, kendisini feshettiğini duyurduğu bildirisinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin 'Tapu Senedi' olarak kabul edilen Lozan'a atıfta bulunarak, kendi sebep oldukları terör belasını, 'Savaş' olarak tanımlama yanlışının yanı sıra, ülkemizi 'Soykırım'la suçlayarak, hepimizi şaşırtacak bir saçmalığa başvurdu.
Yetmedi, fesih kararı sonrası kimi iktidar çevrelerinden gelen ''Yeni Anayasa fırsatı doğurdu'' gibi açıklamalar da, oluşan bu yeni duruma ihtiyatla yaklaşan kimi çevrelerin zihninde ''Terörsüz Türkiye'ye 'Evet' ama nasıl ve ne için?'' şeklinde bir sorunun oluşmasına neden oldu.
Kaldı ki; bu güzelim topraklarda terörün bitmesi, akan kanın durması, aklıselim herkesin ortak arzusudur ama yine de birçok kişi tarafından sürece ihtiyatla yaklaşıldığı da yadsınamaz bir gerçektir.
Zira sor bir süreç yürütülüyor.
Birçok kişi gibi bu satırların yazarının da, sürece ihtiyatla yaklaşma ve izleme nedeni bundan ötürüdür.
Aslolan kardeşliğimizdir elbette.
Sürecin başarıya ulaşmasını gönülden dilemekle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak sürecin, kurucu değerlerimizdeki 'Ulus Devlet' ilkesinden ödün vermeden yürütülmesini beklemek de hakkımızdır diye düşünüyorum.