Kamu emekçileri (Memurlar) için toplu sözleşme dönemi başlıyor.
KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu), MYK Kadın Sekreteri Döne Gevher ile BTS Genel Başkanı Tonguç Özkan, Eğitim-Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş ve beraberindeki heyet önceki gün gazetemizdeydi.
Heyet adına açıklamalarda bulunan Döne Gevher KESK olarak,1 Ağustos'ta başlayıp, 31 Ağustos'ta sona erecek görüşmeler sırasında, kamu emekçileri için yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş talep edeceklerini ve en düşük maaşın 85 bin liranın üzerinde olması gerektiğini söyledi.
Maaş artışları için ''Seyyanen zam'' olarak bilinen uygulamanın da sonlandırılması gerektiğini belirten Gevher, seyyanen zam uygulamasıyla sağlanan maaş artışlarının kamu çalışanları için emeklilikte bir hak kaybı anlamına geldiğini de ifade ederken, toplu sözleşme için kurulan masanın işveren, yani hükümet lehine tek taraflı olarak kurulduğunu, masada KESK'in de söz sahibi olması gerektiğini sözlerine ekledi.
KESK'in bu talepleri, haklı taleplerdir.
Bir kere toplu sözleşme için kurulan masada görüşmelerin bir ay süreyle sınırlandırılmış olması yanlıştır.
Ki; Görüşmeleri, kamu çalışanlarının büyük bölümünün tatil planları yaptığı dönemde bir ay ile sınırlandırmak, kamu emekçilerinin olası direncini kırmak amacıyla planlandığına dair bir izlenim veriyor.
Öncelikle bu uygulamanın değişmesi gerekiyor.
Döne Gevher'in de dediği gibi masa işveren lehine karar alması için tek taraflı kurulmuş gibi.
Olası bir uyuşmazlık sonucunda gidilecek Hakem Heyeti'nin kurgusu gibi mesela.
Bilindiği üzere Hakem Heyeti 11 kişiden oluşuyor. Heyetteki 11 kişinin 6'sının Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor olması durumu, masada oluşacak olası uyuşmazlık durumunda çıkacak kararın, işverenin, yani hükümetin talepleri dışında bir karar olarak çıkmayacağı tahmin edilir sanırım.
Ayrıca, daha önceki 7 toplu sözleşmede yetkili sendikanın, hükümetin önerilerine yakın kararlara imza attığı da biliniyor.
Kamu çalışanlarının toplu sözleşme dönemi 31 Ağustos'ta anlaşmazlıkla sonuçlansa bile en geç Eylül ayı içinde imzalanacaktır.
KESK'in talep ettiği gibi kamu çalışanlarının en düşük maaşının, TÜRK-İŞ'in açıkladığı 81 bin 734 liralık yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını zor bir ihtimal olarak görüyorum.
Ve fakat.
Bunun olmasını çok isterim.
Ki;
Memurların büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının çok altında, hatta açlık sınırına yakın bir maaşla geçinmeye çalışıyor.
CHP'nin 50 yıl kadar önceki, ''Ne ezilen, ne ezen. İnsanca, hakça bir düzen'' şeklindeki o sloganını bir kere daha hatırlatarak, ülkemde çalışan herkesin emeğinin karşılığını alması gerektiğini söylememe sanırım gerek bile yoktur.
Bu arada çalışanların ücretlerini asgari ücretle ölçmek gibi bir yanlışa da son verilmelidir.
Asgari ücretin, kelime anlamıyla zaten ''En az ücret'' demek olduğu bilinir.
Gelişmiş ülkelerde asgari ücretle çalışanların oranı sadece yüzde 5-6 dolaylarındayken ülkemizde bu oran yüzde 60'lar düzeyindedir ki; bu durum, ülkemde her iki kişiden biri açlıktan ölmeyecek kadar bir parayla geçinmek zorunda kalıyor demektir.