Özkefeli burada yaptığı açıklamada, "24 Ocak 1993’de araştırmacı gazeteciliğin öncüsü, Atatürk Devrim ve İlkeleri’nin ödünsüz savunucusu, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu; aracına konulan bombanın patlaması sonucu, haince-sinsice katledildi. Türkiye, ayağa kalktı. Milyonlar sel olup aktı. Türk milleti, tek yürek olup haykırdı: “Türkiye laiktir laik kalacak”,“Uğurlar ölmez” Siyasiler, namus sözleri verdiler. Dediler ki: “ katil ya da katilleri bulacağız.” İktidarlar değişti, aradan 26 yıl geçti. Bize göre katil ya da katiller malum… Uğur Mumcu suikastı aydınlatılamamış bir cinayet olarak kaldı. 31 Ocak 1990’da yine hainler iş başındaydı. Atatürkçü, ulusalcı, demokrat ve devrimci, hocaların hocası, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy, evine girecekken apartmanın içinde vücuduna yönelen kurşunlarla şehit edildi.
Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kuralı henüz 7 (yedi) ay olmuştu. Çalışmaları, çabaları belli ki karanlıktan beslenen güç odaklarını ürkütmüştü.Prof. Dr. Muammer Aksoy’un katledilmesi tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Önemli bir toplumsal önder bedenen ortadan kaldırılmıştı. Muammer Aksoy cinayeti, 1980 sonrası aydın katliamlarının ilk halkasıydı. Cinayet aydınlatılabilseydi, sonraki aydın katliamları belki yaşanmayacaktı. Bizler Biliyoruz ki; 12 Eylül 1980 askeri darbe koşullarıyla hayata geçirilen neoliberal iktisadi programla bugüne kadar emekçilerin her türlü ekonomik ve sosyal haklarını gasp edilmiş, ülkemiz emperyalist güç odaklarına daha fazla bağımlı hale gelmiş, var olan bütün değerlerimiz özelleştirme adı altında yerli ve yabancı sermaye çevrelerine peşkeş çekilmiştir. Türkiye’nin üstüne karabasan gibi çöken 12 Eylül darbe uygulamaları muhalif olan toplumsal güçleri sindirmesinin yanı sıra Türkiye aydınına da yaşam hakkı tanımamış, eleştirisel duruş gösteren, soran, sorgulayan aydınlarımız 12 Eylül’den önce olduğu gibi 12 Eylül’den sonra da tek tek katledilmiştir.
Bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin saygın isimleri olan değerli gazeteci-yazar Uğur Mumcu ile Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucu Genel Başkanı, seçkin hukuk bilgini Prof. Dr. Muammer Aksoy’un alçakça pusular kurdurularak öldürülüşlerinin yıl dönümü günlerini alan 24 – 31 Ocak tarihleri arasını, “ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI” olarak anıyoruz. Ocak ayı; Ülkemizin aydınlık yarınlarına ışık tutanları, daha çok demokrasi yolunda yitirdiklerimizi unutmadığımızı anlatan ama biz mücadeleye devam edenler için karanlık, kasvetli ve acılarla dolu bir aydır. Ocak ayı, toplumsal hafızamızı yoklama zamanıdır. Ocak ayı, acıları yok ederek, Atatürk Devrim ve İlkeleri’ne, üniter devlet yapımıza, hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine, demokrasiye her ne pahasına olursa olsun sahip çıkma zamanıdır. Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Metin Göktepe, Hrant Dink, Muammer Aksoy, Gaffar Okkan hep Ocak ayında yitirdiklerimiz bu aydınlık yolun unutulmayanlarıdır.
26 yıl önce bugün; Kalemi kimseye biat etmeyen ve satılmayan, gerçek bir gazeteciyi, sözde değil özde bir Atatürkçüyü, Uğur Mumcu’yu kalleş bir pusu ile aramızdan kopardılar. Uğur MUMCU, araştıran, sorgulayan, sözünü esirgemeyen, kalemini satmayan gerçek bir gazeteciydi. Uğur MUMCU halkın, emekçinin, doğrunun yanında her türlü tehdide, baskıya, zulme karşı korkusuzca ayakta dimdik duran bir devrimciydi. Uğur MUMCU Cumhuriyet aydınlanmasına, değerlerine inanmış gerçek bir Atatürkçüydü. Ve bugün Uğur MUMCU’NUN yaşamı boyunca göstermiş olduğu duruşu ve tavrı hepimiz için dünden daha önemli ve değerli hale gelmiştir. Işığı ışığız olmuştur.
Görüyoruz; Başlar eğik, dişler kenetli, eller sımsıkı yumruk olmuş, "Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur." Diyenler burada, omuz omuza. Görüyoruz; "Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi..."sözlerini duyan ve unutmayanlar burada yan yana. Duyuyoruz; ‘’Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim... Diyen ortak vicdanımızın sesini… Sabırla buradayız 26 yıldır olduğu gibi. Adalet istiyoruz, demokrasi istiyoruz, özgürlük ve aydınlanma istiyoruz. Verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyoruz. Sabırla gerçek katillerin hesap vermesini bekliyoruz, haykırıyoruz ve unutmuyoruz. Uğur Mumcu’nun tek silahı kalemi idi ve ondan çok korktular, aynı yazılmamış kitaptan korkanlar gibi, aynı ‘bazı kitaplar bomba kadar tehlikelidir’ diyebilecek kadar karanlığa boğulmuşların korkusu gibi.
Haklıydılar korkmakta. Yazdıkları; karanlığa mahkûm edilmek istenen bu güzel ülkenin onurlu halkını din sömürüsü ile köleleştirmek isteyenleri teşhir ediyordu. Mumcu'nun yıllarca öncesinde yazdıkları okunduğunda, söylediklerine kulak verildiğinde bugün ülkemizin üzerine çöreklenen karanlık zihinlerin izlediği yol, amaçları ve geldikleri nokta çok net görülmektedir. Uğur Mumcu, 17 yıl boyunca 'Ne istedilerse verdikleri' cemaat yapılanmasının devlete nasıl sızdığını 1993 yılında görmüş 'Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar' diyerek uyarmıştı. 15 Temmuz'da yaşadığımız felaketten sonra 'Allah affetsin' diye kendini temize çıkarmaya çalışanlar, Uğur Mumcu'nun sesine kulak tıkayanlardır. Adaletin siyasetin elinde çekili bir kılıca dönüştüğü, hukukun üstünlüğü yerine güçlünün hukukunun yaşandığı kara bir tarihi yaşıyoruz.
Aydınlarımız, gazetecilerimiz, sanatçılarımız ve akademisyenlerimiz hukuksuz olarak hapishane duvarlarına mahkûm edilmekte, linç girişimleri, medya sansürleri, işten çıkarmalar, çarpıtma, karalama ve iftiralar ile taraf veya bertaraf olmak arasında tercih yapılmaya zorlanmaktadır.Ülkeyi yönetenlerin kullandığı ayrıştırıcı ve kaba dil aramıza duvarlar örmektedir. Aydınlarımızın Güvercin ürkekliği ile yaşamadığı, Egemenliğin millete iade edildiği, özgürlüklerin her alanda kanunla güvence altına alındığı, okullarında kindar ve dindar değil ilhamını akıl ve bilimden alan bir gençliğin yetiştiği, dokuz yaşında kızlarımızın azgın nefislere kurban edilmediği, emek sömürüsünün son bulduğu, barış ve huzur içinde yaşayacağımız TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYEYİ hep beraber yaratacağız. Uğur Mumcu ve aydınlarımızı katlederek Cumhuriyeti yıkabileceğini zanneden gözü dönmüş vahşi katiller, din kisvesine bürünmüş her türlü gericiliğin, karanlığın, çağdışılığın, tüm gayri insani değerlerin, bağnazlığın, sapkınlığın pençesindeki zavallılar size sesleniyoruz;
Atatürk Türkiye’sini ve aydınlarını katlederek geriye götüreceklerini sananlar; Bir değil bin kişiyi öldürseniz de insanlık yine de bireyin özgür iradesine dayalı demokratik toplum idealine ilerlemesini sürdürecektir. Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle; Uğur Mumcu şahsında bizler, aydınlık güzel günler için mücadele eden, mücadele ederken katledilen, tüm aydınlarımızın, yazarlarımızın, bilim insanlarımızın, gazetecilerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhları şad olsun... Hepimiz birer Uğur Mumcu’yuz. Mücadelemiz devam edecek ve kazanacağız. Korkmuyoruz, Umutluyuz, Kararlıyız, Mücadeleye hazırız. 2019, Büyük Atatürk’ün eşsiz liderliğinde milli mücadeleye başlamamızın 100. Yılında Adalet ve Demokrasi için mücadelenin tam zamanıdır" dedi.