limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri holiganbet holiganbet istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Samsun'a Gemiler Geldiğinde
Yazarlar // 15 Eylül 2022 Perşembe 21:56

Ragıp GÖKER

103 yıl önce 19 Mayıs sabahı gelen gemideki kahraman ve arkadaşları, ülkemizin düşman işgali altındaki topraklarını kurtarmak ve bizi yeniden özgürlüğümüze kavuşturmak amacıyla kutlu bir yürüyüşü başlatmışlardı biliyorsunuz.
O yürüyüşün başında yaktıkları meşale, hala yanıyor ve sonsuza dek de yanacak elbette.
Dünyaya gelişim çok sonraları olduğu için o günleri yaşamadık ve o geminin yolcularını Tütün iskelesinde karşılayan şanslıların arasında olmadık maalesef ama bunun içinidir mi bilmem, Samsun açıklarında bir gemi gördüğümde heyecan dalgasına kapılırım.
Pazar günü tedavisi süren bir yakınımızı ziyaret etmek için Gazi Devlet Hastanesindeydim.
Gazi Devlet Hastanesi Samsun'a hakim bir tepede kurulmuştur biliyorsunuz.
Yeni binası 11 katlı olması nedeniyle Samsun'da her noktadan görülür özelliktedir ancak eski bina da, Yenidoğan Apartmanıyla birlikte 40 yıl önce her noktadan seçilebilirdi.
Çocukluğumuzda eve gelmek için yolumuzu o binalara bakarak bulurdum hep. Çünkü evimiz eski adı SSK Hastanesi olan Gazi Devlet hastanesinin 50 metre kadar uzağındaki Mamurdağ sokağındaydı.
Pazar günkü hasta ziyareti sırasında bir taraftan çocukluk yıllarıma dair anılarımı tazelerken, bir taraftan da şehrin beton yığınına dönüşmüş görüntüsüyle birlikte doyumsuz deniz manzarasına bakarken, açıkta bekleyen çok sayıda gemiyi gördüm.
Eskiden iki gemi bile görsem heyecanlanırdım.
Liman içinde bekleyenlerin sayamadım ama açıkta bekleyen 27 gemi saydım.
30 yıl önce bu kadar gemi gelse limanımıza, ''Ne güzel zenginlik bize getirdiler'' diye düşünürdüm.
Çünkü eskiden gelenler sanayi hammaddesi, ya da makine parçaları falan getirirlerdi. Sanayimizin gelişmesini sağlarlardı yani.
Sanayi demek zenginlik demektir ya.
Ve fakat.
Açıkta bekleyen  27 gemi nedense endişelenmeme neden oldu bir anda.
Zira bu gemiler daha çok bize bir şeyler katmak yerine, bizden bir şeyleri götürüyor gibi geliyor bana.
Buğday getirenlerde var aralarında, buğdayı un yapıp sattıklarımız da var ve dolayısıyla bir kısmıyla döviz kazandığımızda oluyor ama çoğu gemideki ürünler, yem hammaddesinden oluşuyor maalesef.
Yem hammaddesini dışarıdan almak nedir yahu.
Mısır ekecek topraklarımız mı yok.
Arpa ve yulaf da mı yetiştirilmiyor.
Soya ekilirdi bu topraklarda bir zamanlar.
Ordu'da soya yağı fabrikası bile kurmuştuk.
Değiştirdik.
Daha doğrusu soya yağı üretmek için kurduğumuz tesisi fındık yağı üreten tesise dönüştürdük.
Fındık yağı üretecek fabrikamızda olsun elbette.
Soya yağı fabrikasını ne diye fındık yağı fabrikasına dönüştürdük.
Derdim o benim.
Fabrika dönüşünce soya da ekilmez oldu bu topraklarda haliyle.
Tarım Bakanı Venezuela'ya gittiğinde ''Buralarda soya tarımı yaptıralım'' demişti.
Kendi topraklarımızda sanırsın 'Çor' çıktı.
Trakya kadar bir alanı ekmiyormuşuz.
Ülkemin çiftçisi, ektiğinden para kazanamamaktan yakınıyor zira.
Oysa tarım stratejik bir sektördür.
Bak üreticilerimiz, soya, yulaf ve mısır gibi ürünleri yetiştirmekten vazgeçince yem hammaddesini oluşturan bu ürünler için çuvalla dövizimiz başka ülkelere gidiyor.
Şimdi anladınız mı, eskiden Samsun açıklarında iki gemi gördüğümde heyecanlanırken, şimdi 27 gemi gördüğümde endişelenmemin nedenini.