20 yıl kadar önce Hürriyet gazetesinin manşetindeki haber, iklim değişikliğine atıfta bulunarak mevsim sayısının 4'ten, 2'ye düştüğünü, günümüzde ilkbahar ve sonbaharın yaşanmayarak, doğrudan kıştan yaza, yazdan kışa geçilerek, sadece iki mevsimi yaşamakta olduğumuzu duyuruyordu.
Habere göre dünyamız, küresel ısınmanın etkisiyle, iki mevsimli günlere evirilmişti yani.
Farkında mısınız bilmem, mevsim, kıştan yaza döndüğünde, her yıl hava biraz daha fazla ısınıyor.
Ki;
Mayıs ayı itibariyle ısınmaya başlayan hava sıcaklıkları nedeniyle, yurdun dört bir yanından orman yangını haberleri de gelmeye başlıyor.
Geçen sene de birçok yangının yaşandığı İzmir çevresinde, bu yılda çok sayıda ormanlık alanda yangın çıktı.
Yazları zaten sıcak geçen İzmir'de, orman yangınları nedeniyle hava sıcaklıkları daha da artmış durumdayken, İzmir'de yaşayan dostlarımız, mevcut durumu cehennem sıcaklarına benzetiyorlardı.
İzmir yangınlarında iki kaybımız olmuştu biliyorsunuz.
''Kazadır olur'' dedik ve Allah'tan bir daha böyle bir durumu yaşatmamasını diledik.
Ve fakat.
Önceki akşam Eskişehir’den gelen 5'i orman işçisi, 5'i de AKUT görevlisi olmak üzere 10 şehit haberi, ülkemizin akciğerlerinin yanıyor olmasıyla kavrulan yüreklerimize bir kat daha kor düşürdü.
Bu devirde, orman yangınında 10 şehit vermek!
Bu nasıl bir kaderdir?
Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili Nihat Soğuk, baca gazları nedeniyle kanser hastalıklarının arttığına ve bundan dolayı yaşanan ölüm vakalarıyla ilgili eleştirilere cevap verirken, ''Her canlı ölümü tadacak'' şeklindeki ilahi emirle, ölüm vakalarını, kader planının bir parçası olarak göstermeye çalışmıştı.
Bu çağda orman yangınında 10 şehit vermemizi de, kader planın bir parçası gibi mi göstereceğiz şimdi.
Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette ama bu çağda, böyle bir ölümü nasıl kabullenir bir ölünün yakını bilemedim.
Orman yangınlarını söndürmek için en etkili yöntem havadan yapılan müdahaleler olarak biliniyorken, havadan müdahale için donanımımız yetersiz mi?
Yangın söndürme uçaklarımız yeterli değil mi yani?
Ki;
Bu soruyu, kendime daha öne Çeşme yakınlarındaki yangına Toma ile müdahale edilirken sormuştum.
Böyle söylerken, orman yangınlarına yerden müdahaleye tümden son verilsin diyemem elbette ama Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi gibi ulaşılması zor sarp geçitlerle dolu alanlardaki yangınlara yerden müdahale edilirken oluşacak kazaları önlemek çok zor olsa gerek.
Hava sıcaklıkları birden bire artmadı aslında.
Hürriyet'in 20 yıl önceki manşetinden anlaşıldığı üzere küresel ısınmanın sonucu olarak sıcaklıkların artacağı durum, haber vere vere geldi bir anlamda.
Yangın söndürme uçaklarını artırmak gibi gerekli önlemleri, çok önceleri almalıydık.
Ülke olarak, şimdi ciğerlerimizin kül olmasına mı yanalım, yangın söndürmeye çalışırken şehit verdiğimiz 10 insanımızın kaybına mı, bilemedim.
Allah şehitlerimizin mekanlarını cennet eylesin.
Başın sağolsun Türkiye.