limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri holiganbet holiganbet istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
" alt=""KÖPRÜ" ve Engelli Rampası">
Yazarlar // 31 Ocak 2022 Pazartesi 12:27

Ferhan TOPRAK

Bugünkü yazımın konusu; yapılışı sırasında yaşanan ibretlik hikâyesiyle romanlara, filmlere ve TV dizilerine esin kaynağı olan "VALİ RECEP YAZICIOĞLU" köprüsü…

Ayşe Kulin’in “KÖPRÜ" romanını okuduğumda, doğum sancılarıyla kıvranan eşini,  Fırat nehri üzerinde yıkılan köprü nedeniyle, hastaneye yetiştiremeyen, oracıkta doğum yapan ve kan kaybından kaybeden Bayram ve   "Öksüz" adını koyduğu oğlunun acı dolu hikâyesi beni derinden etkilemişti.

Gerçekte, Keban Barajı yapımı nedeniyle, Erzincan İlinin Kemaliye ilçesine bağlı Başpınar köyünde Fırat nehri üzerindeki, Başpınar Köprüsü sular altında kalıp yıkılmıştır. 25 köyün halkı,20 yıl boyunca ulaşım ve terör sebebiyle Fırat’ın azgın sularına kurban verilmiştir. Vatandaşının umutsuzca mücadelesini gören Vali, adını taşıyan VALİ RECEP YAZICIOĞLU Köprüsü'nü yaptırarak, bütün kederlere, acılara, çaresizliklere son vermiştir. Başlangıcından, bitimine kadar, yaşanan onlarca olumsuzluğa rağmen, bu köprü; Milletine inanan bir vali, Devletinin Valisine inanan Milletin gönül birliğini, kenetlenmesini anlatıyor. Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu’nu; döneminin devlet görevlilerinden farklı kılan, milletin bağrında müstesna bir yere koyan, efsane yapan neydi?

KİŞİLİĞİ!

Merhum Valimiz; empati duygusu yüksek, vatandaşın hislerini anlayan, onun yerine kendisini koyabilen, makamı yükseldikçe mütevaziliği artan, hakka inanan, halkına yakın, dürüst, mert, cesur ve vatandaşını gerçekten şevkat ile kucaklayan insandı.

Benim ülkemde, zaman zaman devletle olan iletişim noksanlığı veya sorunların hafife alınması nedeniyle, çözümsüz kaldığı, vatandaşın mağdur olduğu, hepimizin yaşadığı bir gerçek. Devletin bir hizmeti gerçekleştirmesinin, pek çok aşamaları vardır. İhtiyaç önceliği, ekonomik ve mali kaynaklar, hizmetin yürütülmesinden sorumlu "yükümlü makamlar" vs. Vatandaşın yaşam kalitesini yükseltecek, basit eylemlerle, çözülebilme imkânı olan problemlerin, duyarsızlık nedeniyle, sorun haline gelmesinde en büyük pay, yükümlü makamların sorumsuz yaklaşımları değil midir?

İster yerel, ister kamu, özel vs. bu sorumluluğu üstlenmiş kişiler; idealist yaklaşıma, görevinin kutsallığına, hepsinden önemlisi insana değer vermediğinde en basit sorunları dahi çözümsüz bırakabiliyor.

Atakum İlçemizin işlek bir caddesinde aylardır yıkık olan, engelli vatandaşlarımızın ulaşımını güçleştiren, engelli rampası tamiri için sorumlu birimlere müracaatımız sonuçsuz kalmıştı. Kent Konseyi Engelli Meclisi olarak, Kaymakamımız Sayın Kemal Yıldız’a yapmış olduğumuz ziyarette, bizleri çok sıcak ilgiyle karşılamış, engelli meclis üyesi kardeşlerimizi, samimiyetle ve içtenlikle dinlemişti. Sorunumuzu arz ettiğimizde, takipçisi olacağını söylemesinin hemen ardından RAMPALARIN yapılmış olduğunu gördüğümde çok mutlu oldum. Tüm engelli kardeşlerim adına çok teşekkür ediyorum.

Engelli vatandaşlarımızın karşısına çıkan bir ENGELİN, bazen Fırat Nehri üstündeki "köprü" kadar önem arz edeceğini unutmayın. Çünkü Engelli vatandaşlarımızın, hayatlarını zorlaştıran maddi engelleri, manevi duyguları yüksek, onların sorunlarını önemseyen, hassasiyet gösteren yüreği sevgi dolu insanlar kaldıracak. EN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR. Yazımı Friedrich Schiller'in bir sözüyle sonlandırıyorum.

"Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir."

Saygı ve sevgilerimle..