Dün bu köşede yayınlanan ‘’Demir ve YZY Döneminin Döküntüleri’’ manşetiyle yayınlanan yazımızda, Halit Doğan’ın, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı koltuğunda bir yıl, dört ayı geride bıraktığını ancak, bu bir yıl, dört aylık dönemde Halit Doğan imzalı bir projeye rastlanmadığını yazmıştık.
Doğan’ın, görev süresi boyunca Mustafa Demir döneminin Samsun’un başına bela olan projelerini tamamlamakla yetindiğini dile getirerek, AK Parti içinde de eleştirilerin hedefi olduğunu ileri sürmüştük.
Yazıda ayrıca Halit Doğan’ın bu eleştirilere karşın, imza projelerini, görev süresinin dördüncü yılında ortaya çıkaracağını söylediği şeklinde iddiaları dile getirmiş ve yazıyı, ‘’Yarın: Fener’deki otel ve diğerleri’’ notuyla sonlandırmıştık.
Fener’deki otel ki; tam bir bela sahiden!
O otelin yapılabilmesi için Yusuf Ziya Yılmaz döneminde kıyı kenar çizgisi değiştirilmişti.
Değişiklik dava konusu olmuştu.
Mahkeme uygulamayı iptal etti haliyle.
Zira o otel, senin benim yani milletin ortak malı sayılan arazinin üzerine yapılmış oldu.
Ki;
Kıyı kenar çizgileri, yani sahiller, milletin ortak kullanım alanları sayılır.
Tıpkı cadde, sokak ve parkların halkın ortak malı olduğu gibi.
Bu nedenle otel yok hükümde sayılıyor.
Tam butlan hali yani!
Ve fakat.
Ora da, yani gözümüzün önünde duruyor hala.
Şimdi ne olacak diye sorarsanız.
Hukuk hükümlerine göre, yıkılması lazım.
Bu konudaki ikinci soru da şu:
Kim yıkacak?
??
İşin içinden çıkılamayınca da, oteli kurtarmak için, otelin sahilinde kurvaziyer liman yapma fikri ortaya atıldı.
Bunun için bir proje bile hazırlanmış.
Yapı bir garabet olarak gözümüzün önünde duruyor ve kurtarabilmek içinde arayışlar devam ediyor.
Yusuf Ziya Yılmaz döneminden döküntülerinden biri olan Kurupelit’teki marinayla ilgili durumu dün dile getirmiştik ama Dereköy balıkçı barınağının yanı sıra, marinanın da sebep olduğu Atakum sahilindeki kıyı oyulmalarıyla ilgi i tahribat sürüyor hala.
Yarım kalan sahil yolu projesinden ise hiç söz etmeyeyim.
BİR BAŞKA BELA
YALI KAFE
Günümüzdeki adı Çevre-Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü olan Bayındırlık İl Müdürlüğü ve hatta daha eski adı Yapı 8 Bölge Müdürlüğüne ait kamp yerinde, Atakum Belediyesi tarafından yaptırılmış Yalı Kafe (Deniz Kafe), Mustafa Demir döneminde Atakum Belediyesinden alınıp, Büyükşehir envanterine eklenmişti biliyorsunuz.
Büyükşehir Belediyesi, Yalı Kafe’nin bulunduğu alandaki tesisleri yıkmış, bu nedenle hazırlatılan başka bir proje, mecliste o birliğiyle kabul edilmişti.
Büyükşehir Belediyesi meclisten geçen projeyi değiştirerek, kafeteryanın bulunduğu alanda kütüphane kurmayı kararlaştırmıştı.
Büyükşehir, yapının sahilde kalan kısmına bir de mescit eklemeyince, proje mahkemeye taşındı.
Mahkeme de projeyi iptal edince mescidin yıkılması gündeme geldi.
Kıyamet de ondan sonra koptu haliyle.
‘’CHP cami yıktırıyor’’ şeklinde suçlama da başladı ardından.
Mescit yapmak için başka bir alan yokmuş gibi kadınların mayo ve bikinilerle denize girdikleri plajın kenarında ‘’Mescit mi olurmuş?’’ demek yerine, ‘’Vay sen nasıl mescit yıkarsın?’’ suçlamaları da ayyuka çıktı haliyle.
Polemik mi istiyorsun.
Al sana dini duygular üzerinden oluşacak en uygun şekilde bir polemik konusu.
YRP İl Başkanı Muzaffer Candemir gibi kararı veren mahkemeyi suçlamaya cesareti olmayan kimi siyasetçiler de, konuyu mahkemeye taşıyanları suçlama kolaycılığına kaçıyorlar.
Yalı kafe mescidinin yıkılması konusu üzerinden başlatılan polemik ortamı da, Halit Doğan dönemi için yapılan ‘’Ortada proje yok’’ şeklindeki suçlamaları unutturması bakımından da uygun ortamı oluşturuyor aslında.
Bu tartışma ortamı Halit Doğan için biçilmiş kaftana benziyor.
Her ay düzenli artmasıyla otomatiğe bağlanmış olan su zamlarını bile sorgulamayı unuttuk neredeyse.
Ne demişti Adnan Menderes:
Hafızayı beşer, nisyan ile maluldür.