19 Mayıs Şehrinde Siyaset

O mahur beste çalar

Müjganla ben ağlaşırız

Türkiye'de siyasetin dili kirlendi maalesef.

Toplumda dili kirlenen siyasetin ülke sorunlarına çözüm bulamayacağına dair inanç ne yazık ki yaygınlaşıyor.

Dahası, siyasetimizin kirli dili maalesef, şiddeti de berberinde getiriyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yapılan saldırı, dili kirli siyasetimizin geldiği son noktadır.

Oysa siyaset, sorunlarımıza çözüm üretmesini bekleyeceğimiz son kaledir.

Genel siyaset böyle de, yerel siyaset düzgün mü?

Samsun'un mesela çözüm bekleyen yığınla sorunu var.

Çözüm kapısı olacak siyasetçilere bakıyoruz, umudumuz köreliyor.

Toptancı bir anlayışla bütün siyasetçilerimizi tümü için ''Sorunlarımızı bunlar mı çözecek'' şeklindeki bakış açısıyla değerlendirmek istemem elbette.

Ve fakat.

İktidarından muhalefete kadar siyasetimizin yerel örgütlenmesine bakıyorum, umutsuzluğa kapılıyorum.

Mesela, AK Parti İl Başkanı Mehmet Köse'nin deprem tehlikesiyle yüz yüze kalmış bir şehir olan Samsun'un, kentsel dönüşümden, bozulan ekonomik yapısına dair birikmiş yığınla sorunundan herhangi birinin çözümün katkı sunacağına dair umudu olan var mı aranızda.

Mesela, anlaşamadıkları bilinen iktidar partisi milletvekilleri arasında koordinasyonu sağlayabileceğine inanan bir Samsunlu var mıdır merak ediyorum.

Misal, hepimizi yasa boğan Canik'teki heyelanda baba ve iki kız evladına mezar olan akaryakıt istasyonunun belediye başkanlığı dönemindeki ruhsatlandırması nedeniyle, Yusuf Ziya Yılmaz'dan, o bölgede böyle bir yapının kurulmasına izin verdiği için özür dilemesini isteyebilir mi?

Ya ada, TBMM kürsüsüne taşınan facianın görüşülmesi sırsında milletin kürsüsünde söz alan Samsun Milletvekili Ersan Aksu'nun, ''14 yıldır ruhsat başvurusu yok'' şeklindeki açıklaması karşısında, ''Ne saçmalıyorsun sen, bu şehri 20 yıldır biz yönetiyoruz'' demesini bekleyebilir miyiz?

Oysa bir il başkanı, bunu yapabilmeli.

Çünkü il başkanlar, genel başkanların yereldeki temsilcileridir.

İktidar partisi böyle de muhalefetin örgütleri iyi mi?

Al birini vur ötekine misali bir durumla karşı karşıyayız.

Mesela CHP’nin Samsun İl Başkanı Mehmet Özdağ, Atakum Belediyesinde maaş alamayan çalışanlar varken,  1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde üzerinde ‘’Ya adalet, ya sefalet’’ yazılı pankartı taşıyanlar arasında Partisinden seçilmiş Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel’e dönerek ‘’Sen burada, en azından bu pankartın önünde görüntü verme’’ diyebilir mi?

Diyebilmeli oysa.

Rahmetli Şefim, İsmail Başaran, yazılarını bitirirken, ‘’Ne zaman adam oluruz?’’ şeklinde bir soruyu yöneltir ve cevap olarak da kendince buna dair de bir özlü söz yayınlardı.

Bilmem anlatabildim mi?