Milli Gelir Büyüyor Ama…!
Yazarlar // 17 Aralık 2025 Çarşamba 13:21

Ragıp GÖKER

Asgari ücret tespit komisyonu bugün toplanacak.
Önümüzdeki yıl asgari ücret ne olacak?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan müdahil olur mu bilmiyorum ancak, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in tutumunu ve uygulamakta olduğu programı göz önünde bulunduracak olursak, asgari ücret 25 bin liranın belki biraz üstünde olur ama daha fazlası olmayacak gibi.

Asgari ücret önemli ama!
Zira ülkemizde 16 milyon dolayında ücretli çalışanın olduğu biliniyor.
DİSK’in araştırmasına göre çalışanların yüzde 69.3’ü, yani yaklaşık 11 milyon kişi asgari ücret seviyesinde ücret alıyor.

Asgari ücreti önemli kılan bir diğer özelliği de, sayıları yaklaşık16 milyon kadar emeklinin maaşlarına yapılacak zam oranına da doğrudan etkileyecek olmasıdır.

Asgari görüşmelerinin başladığı günlerin arifesinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir röportajında Türkiye ekonomisinin ne kadar büyüdüğünü anlatmış.
Göğüsüm kabardı açıkçası.
Şöyle ki:
Avrupa’nın 4’üncü büyük ekonomisi oluyoruz, satın alma gücü paritesinde İtalya’yı geride bırakıyoruz, dünyada 16’ncı sıradayız, kişi başı millî gelir 17 bin 748 dolara koşuyor…

Bu arda, İtalya’da kişi başına düşen milli gelir şu sıralar 40 bin dolar seviyesinde iken, bu yılsonu itibariyle 17 748 dolara ulaşması beklenen kişi başına düşen milli gelirle ülkemiz, satın alma gücü bakımından İtalya’yı nasıl geride bıraktı onu da anlayamadım neyse!

Ülkemin Cumhurbaşkanı Yardımcısı söylediyse elbet vardır bir bildiği.

Rakamlar kafamı karıştırmışken ben yine de bir an durup etrafıma baktım.
Biz gerçekten nereye koşuyoruz?

Ben bir emekliyim.
Aylığım yaklaşık 25 bin lira.
Yıllık gelirimi dolara vurduğunuzda 7 bin dolar civarında.
Hani o “kişi başına düşen millî gelir” var ya…
Onun yarısına bile ulaşamıyorum.

En düşük emekli maaşı alan vatandaşın durumu daha vahim!
Yıllık geliri 4 bin 700 dolar.
Asgari ücretli deseniz, o da 6 bin dolar civarında dolaşıyor.
Yani ülke büyüyor ama emekli yerinde saymıyor, geriye gidiyor.

Peki bu kişi başına düşen 17 bin dolar kimin cebine düşüyor?

Belli ki benim ve benim gibilerin cebine değil.
Asgari ücretlinin hiç değil.

40 bin lira maaş alan emekli var mı?
Vardır belki…
Ama kaç kişi?
Ve onlar bile millî gelir ortalamasının altında kalıyor.

Tuhaf bir durum var yani.
Ekonomi büyüyor ama gelir dağılımında makas da açılıyor.
Rakamlar şahlanıyor ama sofralar fakirleşiyor.
İstatistikler pembe, hayat gri.

Şimdi soruyorum:
Eğer kişi başına düşen millî gelir 17 bin dolar ise ki bunun gerçekleşmesini çok isterim.
Milli gelirden benim payıma düşen 7 bin dolar neyin nesi?

Aradaki 10 bin doları kim aldı?
Kim bu yıl benim cebime girmesi gereken 420 bin lirayı harcadı yani?
Kim yedi, kim içti?

Devlet “yüksek gelirli ülkeler” ligine çıkacağız diyor.
İyi de…
Bu ülkede milyonlarca emekli hâlâ “yüksek fatura – düşük maaş” liginde oynuyor.

O zaman mesele şudur:
Büyümek değil, bölüşmek.

Eğer büyüyen pastadan emekliye kırıntı bile düşmüyorsa,
o pastanın kimin sofrasında durduğunu konuşmak gerekir.

Ben şimdi çıkıp “hakkımı istiyorum” desem…
Acaba sesimi duyan olur mu?
Yoksa bu ülkede sadece rakamların mı sesi çıkıyor?