İyi Ki Japonya'da Olmadı

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel’in rüşvet aldığı belgelenince yer yerinden oynamıştı.

‘’Sosyal demokratlar nasıl hırsız olur?’’ mesele buna bağlanmıştı.

Ergun Göknel kariyerini kaybettiği gibi hapse girerek bunun bedelini ödedi belki.

Ama bu durum kimse için tatmin edici olmadı.

1989’da yerel yönetimlerde iktidar olan Sosyal Demokratlar bu tarihten sonra İstanbul’u kaybettikleri gibi genel seçimlerde de bir daha asla iktidar göremediler.

Her seçimde bu durum önlerine çıkarıldı.

Daha sonra bu ülkede Yüce Divan’a giden lider ve bakanlar bile oldu ama hiç biri İSKİ skandalı kadar etkili olmadı.

Bu olaydan donra sanki yolsuzluk haberlerini kanıksamış gibiyiz.

Alıştık mı ne?

Dört Bakan’ın çocuğu gözaltına alındı.

Yatağının üstünde para sayma makinesiyle dolar sayan gençlerin fotoğrafları sosyal medyada yayınlanıyor.

Doğrudur ya da değildir.

Ben onda değilim.

Hukukçu tarafım yok benim, hüküm veremem bu hususta.

Gençlere iftira atılmış bile olsa şüyu vukuundan beter bir durum oluşmuştur.

Başbakan, ‘’Bir nevi çete’’ benzetmesi de yapsa olay vahimdir.

Operasyon uzun süredir yapılıyormuş.

AK Parti tarafından atanan polis müdürleri bile durumdan haberdar edilmemiş.

Konuya nereden bakmak gerektiğini şaşırdım ben.

Bir hukuk devletinde olmaması gerekenler olmuş.

Memurlar bir yılı aşkın süredir operasyon yapıyorlarmış, O memurlar bakan çocuklarını dinliyormuş ama durumu amirlerine bildirmemişler.

İyi mi yapmışlar, kötü mü?

İşin o tarafında değilim ben.

Neler oluyor bu ülkede.

Emniyet gibi bir kurumda polis memurları yürüttükleri operasyonu müdürlerine söylememişler. Belli ki; memurlar amirlerine güvenmemişler.

Peki, biz kime güveneceğiz?

Hükümet kanadından polis yetkilileri suçlandığı gibi ki; İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın dahil birçok polis müdürü görevden alındı.

Savcılar da suçlanıyor.

Başbakan çete suçlaması yaparken polis ve adliye içindeki yapılanmadan mı söz ediyor, yoksa suçlulardan mı pek anlayamadım.

Ve fakat

Halk arasında ‘’Bu işin üstü örtülür’’ gibi bir algı oluşmuştur.

Ben bu durumu çok tehlikeli buluyorum.

AK Parti hükümeti bu olayı çözmek için işi sonuna kadar gitmelidir.

Hükümet kanadından ‘’Bakanlarımızı yedirtmeyiz’’ diyenler çıkabilir.

Ama çocuklarının adı bu olaya karışan dört Bakan, gerek soruşturmanın selameti bakımından ve gerekse Başbakan’ın elini rahatlatmak açısından istifa etmelidir diye düşünürüm.

Demokratik hukuk devletinde olması gereken budur zira.

Bu yazının hazırlandığı saate kadar bir istifa haberi ulaşmadı.

Bundan sonra duyar mıyım bilmem ama ‘’İyi ki Japonya’da bakan çocuklarının adı böyle bir olayla anılmamış’’ diye de düşünmekten kendimi alamıyorum.