Demokrasiye inanmış, seçme ve seçilme hakkına saygı duyan biri olarak, ön seçimle aday belirlemeyi, demokrasinin gerek şartlarından biri olarak görmüşümdür.
Ve fakat.
Özellikle Samsun özelinde, ön seçimle ortaya çıkan sonuçları değerlendirdiğimde görüyorum ki, üye yapısından kaynaklı olarak, bu şekilde aday belirlemenin, her zaman doğru sonuç vermediğine inanmaya başladım.
Yanıldığımı düşünüp,''Sana göre öyle diyebilirsiniz''.
Herkes istediği gibi düşünebilir elbette ve ben, görüşlerimin her şekil ve şartta onaylanmasını beklemedim hiç bir vakit.
Bunu da demokrasinin bir gereği olarak görürüm.
Gelelim, CHP'deki ön seçim konusuna.
Süreç mahalle seçimleriyle başladı biliyorsunuz.
Mahalle seçimlerinde listelere girme başarısı gösteren üyeler, ilçe delegesi olacaklar ve ilçe yöneticilerinin yansı sıra, il kongresinde oy kullanacak delegeleri belirleyecekler.
İl delegeleri de, hem il örgütünün yöneticilerini ve hem de Genel Başkan ve Genel Merkez yöneticilerini belirleyecek olan Kurultay delegelerini seçecekler.
Buraya kadar anlattıklarımız, partinin iç işleriyle ilgili olduğu için sonucu da sadece partiyi bağlıyor haliyle
Ve fakat.
Milletvekili ve Belediye Başkan adaylarını belirlemek için yapılan ön seçim ise halkın kaderini doğrudan etkiliyor.
1977 yılındaki ön seçimden bu yana CHP'de yapılan bütün seçimleri izlemiş biri olarak, doğru sonucun sadece 48 yıl seçimde alındığını, diğer bütün ön seçimlerin hayal kırklıklarıyla sonuçlandığını söylemliyim.
Mesela, 90'lı yıllarda, listeye girecek aday sayısının bulunamadığı ve bu nedenle sandıktan çıkmamış bazı kişilerin sırlamaya yazıldıklarını izlediğimiz seçimleri bile oldu CHP'nin.
Unutanlar için Namık Kemal Lisesinde yapılan ön seçimi hatırlatmak isterim.
Merkez'den atamayla, Haluk Koç gibi taraflı, tarafsız herkesin saygı duyduğu birini siyaset dünyamıza armağan eden CHP'de, ön seçimle belirlenen adaylar arasında sadece son dönem Milletvekili Murat Çan'ı, Haluk Hoca'nın yakaladığı popülariteye biraz olsun yaklaşabildiğini söylemek mümkün.
Hamam sefasına kapılıp, Milletvekili Adayının belirlendiğini unutmuş değiliz henüz.
Ön seçimle Milletvekili adaylarının belirlenmesi böyle de, belediye Başkan Adaylarının belirlenmesi farklı mı?
Mesela, İlkadım Belediyesine Başkan Adayı belirlemek için sırf Kavak doğumlu olduğu için MHP'li olarak bilinen birini ön seçime soktu CHP Samsun örgütü.
Başarısızlığı ilçe halkı tarafından sıklıkla dillendirilmesi nedeniyle bir daha ilçesinde seçilemeyeceğini düşünen biri, üyelerinden aldığı güce dayanarak, partisinin iktidara yürüdüğünü inandığı bir ortamda kendi yaptığı üyelerin oyu ile listenin başına oturursa ne olacak?
CHP’liler sonucu içine sindirip, bu durumdan memnun olacaklar mı?
Örgütün yönetimindeyken partili, partisiz ayrımı gözetilmeden üye yapılanların gücüyle biri listenin başına oturursa, oluşan sonucu, ''Demokrasinin bir gereği olarak'' görmek ne kadar doğru bilemedim.
DOĞRU YÖNTEM ALKA SORMAK
Tanzimat’tan bu yana geçen yaklaşık 200 yıllık süreçte demokrasinin gereklerini tam olarak içselleştirmiş değiliz.
Türkiye'nin yaklaşık 30 milyon oyuna talip CHP'de, henüz 2 milyona bulamamış üyelerinin diğer illerde yapılacak ön seçimlerde doğru tercih yapıp yapamayacağını bilemem ancak, Samsun'da yapılacak ön seçimlerin hiç birinde doğru sonuç alınamayacağından eminim.
Kendisi ''Demokrat olarak'' tanımlayan biri olarak, böylesi iddiaları dillendirmekten hicap duysam da, Milletvekili ve Belediye Başkan Adaylarının belirleneceği ön seçimlerden doğru sonucun çıkma ihtimalini göremiyorum.
Ön seçim doğru sonuç vermiyorsa, doğru yöntem nedir?
Doğrusu halka sormaktır elbette.
CHP sık, sık anket yaptırıyor.
Samsun adayları da halka sorularak belirlensin.
Çok zor olmasa gerek.