bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Savcıların Onurunu Korumak
Yazarlar // 8 Eylül 2016 Perşembe 00:00

Ragıp GÖKER

Cesur olmakla, cüretkâr olmak arasında ince bir çizgi olduğu kabul edilir.
Bazı sözleri söylemek için gerçekten cesur olmak lazımdır.
Böylesi cesaret gösterenler çoğu zaman övülür.
Ama bazen çizmeyi aşanlar da olur.
Bir Milletvekili, bazı FETÖ’cüler korunduğunu, suçu olmayanların ise mağdur edildiğini söylerken, partisinden tepki çekeceğini bilmesine rağmen cesur bir çıkış göstermiş ama bir savcıyı arayarak, ‘’Bu adamı neden aldınız?’’ diye sorarken çizmeyi aşmış.
Savcı da bunun üzerine, ‘’Yanlışlıkla aldık’’ dediği o kişiyi salıvermiş.
Bu davranışını da, AK Parti toplantısında, iyi bir şey yapmış gibi anlatmış.
Önce alınıp, sonra salıverilen kişi gerçekten suçsuzdur, onu bilemem.
Milletvekilleri, seçim bölgelerindeki kamu yatırımlarını denetleyebilir.
Bunun için DSİ Müdürünü arar, ‘’Baraj inşaatı neden zamanında bitirilmiyor?’’ diye hesap sorar.
Buna hakkı vardır.
Hatta valileri bile arayıp, aksayan kamu yatırımlarını sorar.
Buna hiç şaşırmam.
Ama Cumhuriyet Savcısını arayamaz.
Aramamalı.
Unutmuş olabileceği için Milletvekiline şu gerçeği bir kere daha hatırlatmak isterim.
Cumhuriyet Savcıları ve yargıçların cübbelerinde hiç düğme yoktur.
Bunun da tek bir nedeni var.
O’da Cumhuriyet Savcıları, birisinin önünde düğme iliklemek zorunda kalmasın diyedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken unvanların önüne ‘Cumhuriyet   ……’ unvanını kullanma yetkisi sadece savcılara verilmiş.
Siz hiç Cumhuriyet Doktoru, Cumhuriyet Mühendisi, ya da Cumhuriyet Milletvekili diye bir unvana rastladınız mı?
Rastlayamazsınız.
‘’Neden o kişiyi aldınız’’ diye sorduğunu söyleyen vekil, bunu yapma nedenini anlatırken ‘’Ben niye milletvekiliyim?’’ diye sormuş ya.
Savcının görevini özgürce yapmasını sağlamak da aslında milletvekilinin asli görevidir.
Köşe komşum Mehmet Aksoy’un yaklaşık 10 gün önceki yazılarının birinde paylaştığı anısı çok ilginçti.
Şöyle:
Mehmet Hoca, bir yargıç arkadaşıyla yemek yerken, masalarına biri gelir ve hesabı ödemek ister,
Yargıç, bozulur ve bu talebi  sert bir şekilde reddeder.
Çünkü o kişinin öğleden sonra yargıcın görev yaptığı mahkemede duruşması vardır.
Yargıç, buna rağmen adliyeye döner dönmez o davadan çekilir.
Şehrimizde de bazı kişilerin, hakim ve Savcılarla görüntü vermek için olağanüstü çaba sarf ettiklerini biliyoruz.
Metin Külünk, ’’Savcıların odasını boşaltın’’ diye boşuna söylemiyor.
İster Milletvekili olalım, isterse sade bir vatandaş, hakim ve savcılarımızın onurunu korumak her yurttaşın öncelikli görevi olmalıdır.