Açtığınız bir işletmede işçi mi çalıştıracaksınız?
SGK yasalarına göre çalıştıracağınız işçi veya işçilerin işe giriş bildirgelerini bir gün önceden kuruma bildirmeniz gerekir.
Yok bildirmez de kaçak olarak çalıştırırsanız o işçiyi, bir şikayet veya denetim sırasında yakalanırsanız eğer, işte o zaman yandınız.
Basarlar cezayı ve de takır takır alırlar parayı.
Bu kadar sıkı olmasına rağmen Samsun’da kaçak işçi çalıştırılıyor mu?
Ya da soruyu bir başka türlü de sorabiliriz elbette; Samsun kaçak işçi cenneti mi?
Bu soruya nasıl cevap vereceğiz?
Ben bilmiyorum, peki siz biliyor musunuz?
Şimdi SGK yöneticileri çıkıp “Yok böyle bir durum” diyecekler, kendilerini savurabilmek için.
Onlar ne derlerse desinler, ben dün yaşadığım bir olayı anlatacağım sizlere.
Samsun’da bir kamu kurumuna gittim.
Yanına uğradığım arkadaşlar sağ olsunlar çay söylediler bana.
Gerçi garson sıkıntısı nedeniyle çayın geç gelebileceği telefondan kendilerine anlatılmış olsa da bekledik.
Sohbetimiz sırasında çayım da geldi.
Garson yabancıya benziyordu.
Sordum: Hemşerim memleket nire?
Kırık Türkçesiyle cevap verdi: …
Sormaya devam ettim: Kaç aydan beri çalışıyorsun?
Cevap verdi: Üç aydır…
Sordum: Sigortan var mı?
Cevap verdi: Yoktur…
Neden?
Evet neden?
Vatandaşı didik didik arayan kurum neden denetimini sağlam yapmıyor orada?
Kamu kurumu olduğu için mi?
Yüksek yüksek bir kamu kurumu olduğu için mi?
Oysa İş ve İşçi Bulma Kurumu’na başvurulsa ve oradan çalışacak insan istense işin belki de rengi değişecek.
Kurum sanırım gönderdiği işçinin de sigorta primlerinin bil bölümünü destekleme amacıyla yatırıyor.
Bu işin başka boyutu tabi…
Bana göre önemli olan sanırım çalışanın üzüm yemesi.
Yani üzüm yemek…
İLKADIM VE YEREL BASIN TARİHİ
İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, kentin kültürüne ve tarihine damga vuran işler yapmayı sürdürüyor.
Belediye olarak Samsun Basın Tarihi diye bir sergiye imza attı.
Serginin açılışına katıldım, sergilenen tarihi gazeteleri inceleme fırsatım oldu.
Düşünene ve uygulayanlara teşekkür etmek gerekiyor ve ben de bunu zevkle yapıyorum.
O sergiyi gezerken 1962 yılında Samsun’da yayınlanan bir gazetenin birinci sayfasında kendi adımı görünce şaşırdım.
Ben o kadar “tarihi olmadım” dedim kendi kendime.
Ancak o ismi yine de böbürlenerek arkadaşlarıma gösterdim.
Sanırım “tarihi” olmak “tarih” olmaktan daha iyidir.
Şimdi İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok’a düşen iki görev daha var.
Birincisi; Bu çalışmaları kitap haline getirmek…
İkincisi ise; Samsun’a bir basın müzesi kazandırmak olmalıdır.
Ben kendi adıma bu müze için zamanında kullandığım bir fotoğraf makinesi sözü veriyorum.
Benzeri bir söz de Davut Aktaş’tan almış durumdayım…
TREN YOLUNDA KOŞARADIM
Atatürk Kültür Merkezi’nde İlkadım Belediyesi tarafından düzenlenen sergiye gidiyordum.
Meydandan önce karayolunu ardından da tren yolunu geçtim.
Batıya doğru döndüm.
Yaşar Doğu Spor salonunu geçince Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılan Büyük Samsun Oteli’nin alanını perdeleyen bölgeye geldim.
Yol bitiyor sandım, baktım ki karşıdan bir bayan geliyor “Geçiş var mı” diye sordum.
Bayan da “Evet” diye cevap verdi.
Yürümeye başladım. Istakoz gibi yan yan gidiyorum oradan, otelin giriş kapısı bölgesine gelince karşıya geçiş yok oldu.
Tren yoluna indim.
Bir süre yürüdüm öyle, baktım arkamdan trenin korna sesi.
Kenara çekildim, treni kullanan arkadaş “Devam etmemi belirten” bir işaret yaptı, yanı kenara çekilmem de yetmedi.
Ben önde koşar adım gidiyorum, tren arkamdan geliyor.
Bereket “Hafif Raylı” diye geçirdim aklımdan yani ağır değildir…
AKM’nin önüne gelip o yoldan çıkınca tren de hızlanıverdi.
Bakmayın dalga geçtiğime, aslında ölümle burun buruna geldim sayılır.
Neden?
Büyük Oteli yıkıp oradan dar bir geçiş ayıran görevliler yüzünden.
Madem geçiş ayırıyorsunuz doğru dürüş bir yer olsun.
Yok geçiş ayırmayacaksanız tamamen kapatın kimse geçemesin.
Oradan geçerken bir kez daha düşündüm; Samsun Büyükşehir Belediyesi apar topar Büyük Samsun Oteli’ni neden yıktı?
Bu soruya ben cevap veremedim.
Var mı içinizde bu soruya cevap verebilecek olan kimse???
GÜNÜN SÖZÜ
Ya tüm hayatınızın ya da yalnızca o gününüzün içine edecek birileri mutlaka çıkar karşınıza. Charles Bukowski