Bu Samsun mu Benim Şehrim

Samsun Valiliğinin, logosunda ''GÜNEŞİN DOĞDUĞU ŞEHİR'' diye yazıyor ama 'ATATÜRK'ÜN ŞEHRİ' olarak bilinir Samsun.
Valilik umursamasa da, biz bu özelliğimizle gurur duyarız.
Ülkemiz, Atatürk'ün hedef gösterdiği 'muasır medeniyet' seviyesine ulaşılacaksa, bu hedef için örnek şehirlerden biri olmalıyız.
Çağdaşlığı ve dolayısıyla gelişmeyi hep batıda aramış bir milletiz.
Ergenekon'dan çıktığımız o tarihten itibaren yolculuğumuz hep batıya doğru olmuş.
Tesadüf müdür bilmem ama şehirlerimizin bile hep batısı daha çok gelişir.
Son yıllarda nüfusun 650 bine yaklaştığı şehrimizde, insanlarımızın Atakumlu olma arzusunun temelinde de, Atakum'la Tekkeköy arasında gelişme düzeyi bakımından makasın sürekli açılıyor olması yatmaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin önermesiyle,  Yeni 19 Mayıs Stadının yanı sıra, Fuar ve Kongre Sarayını Tekkeköy'e yapsak da, Tekkeköy yerinde sayarken, Atakum ise Samsun halkının yanı sıra, komşu illerden de göç aldığı için sürekli büyüyor.
Plajlarımızda Atakum'dadır.
Ki; Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul ve Selanik'ten sonra karma plajın olduğu üçüncü şehir olarak bilinir Samsun.
Ayrıca Samsun'un, İstanbul ve Selanik'ten sonra bin kişilik tiyatro salonu bulunan, Osmanlı şehirlerinden biri olduğunu, bu şehirde kaç kişi biliyor olabilir.
Hemşerilerimiz arasında yaşları ilerlemiş olanlar, tenis kortlarında genç kız ve erkeklerin tenis oynadığını anlatırlar.
Bu şehirde, 14 ülkenin konsolos veya ataşe bulundurduğunu da çok az kişinin bildiğini sanıyorum.
Şimdi domuz yavrusunu linç eden gençlerimiz nedeniyle sanal alemde dalga geçilen bir şehir olsak da, çocukluğumun Samsun'u sanırım şimdiye oranla daha modern bir şehirdi.
Fuar zamanı bu şehirde sahneye çıkmak için, ülkenin sanatçıları adeta bir birleriyle yarışırdı.
35-40 yıl öncesine bu ülkede popüler olmuş hangi sanatçı varsa, o sanatçı, Samsun fuarında mutlaka sahne almıştır.
Bir süre önce, birkaç kendini bilmez tarafından, giyim kuşamı ve yaşam tarzı beğenilmediği için, bir şarkıcı, sahneden indikten sonra darp edilmişti.
Alay konusu olmuştuk bu nedenle.
Önceki gün yine ülkemizin tanınmış sanatçılarından biri, aynı sahnedeyken, bir birine giren iki gurup arasında çıkan kavgada bıçaklar çekilmiş.
Adına ''Popüler Kültür'' denilen olgu, bazılarımız tarafından çok beğenilen ama bazılar tarafından hiç beğenilmeyen kişileri ses sanatçısı veya oyuncu olarak karşımıza çıkarıyor.
Televizyonlarımız da çok kanallı artık.
Seçeneğimiz çok yani, beğenmediğimiz kanalı bir tuşa basarak değiştirebiliyoruz.
Beğenmediğin sanatçının da konserine gitme o vakit.
Benim şehrime de zarar verme.
Atalarımızın ''bir musibet, bin nasihatten iyidir'' dediği gibi bu durum bize 'park, bahçe, yol, çok katlı bina ve çokça AVM' yapmakla modern şehir olunmayacağını hatırlattı.
Bir şehri kent mobilyaları değil de, o şehirde yaşayanların ancak modern şehir yapabileceğini de bu vesileyle öğrendik.
Benim şehrim, beğenmediği sahne sanatçısını tartaklayan insanların şehri olmamalı.
Geçmiş, yaşanmışlıklarıyla güzeldir ama son yıllarda yaşananlar bana eski Samsun'u aratır oldu.
Ne fena.