Trafik Işıkları Hepimizin Güvenliği İçin Var
Yazarlar // 12 Aralık 2025 Cuma 13:48

Ragıp GÖKER

“Yasaklara”, yaklaşık 45 yıl önce Kandemir Konduk’un kaleminden çıkıp, Metin Akpınar ve rahmetli Zeki Alasya’nın Devekuşu Kabare oyununda çok güzel bir şekilde hicvedilmişti.

Zeki Alasya’nın canlandırdığı karakter iş dönüşü akşam evine gitmek istiyordu ama önünü kesen bir görevli ki Metin Akpınar hayat vermişti o karaktere “Buradan geçmek yasak” diyordu.

Vatandaş, evine gidebileceği tek yolun o yol olduğunu söylüyordu ama görevli ısrarla “Ben bilmem, yasak hemşerim” diye diretiyordu.

Görevli, evine gitmek isteyen vatandaşa, evine varabilmesi için izleyeceği yolu tarif ederken de geriye dönüp dünyanın çevresini dolanmasını, gerekirse karşısına çıkacak denizleri yüzerek geçebileceğini ve evine öyle varabileceğini anlatıyordu.

Oyun yasakları hicvediyordu.

Komikti elbette.

İzlerken hep beraber gülmüştük ama benim ve benden önceki kuşakların fertleri, sıkıyönetim zamanlarında böylesi saçmalıklara yakından tanık olmuştur.

Bir zamanların sol jargonunda “Yasaklar delinmek için vardır” gibi bir anlayış vardı.

Kimi yasakları ben de çok anlamsız bulmuşumdur.

Mesela aralarında şehit annelerinin de olduğu başörtülü asker annelerinin orduevlerine alınmaması, yine başörtülü kız çocuklarının üniversitelerde derslere sokulmaması ve hatta İstanbul Üniversitesi’nde bunun için ikna odalarının oluşturulması gibi yasakları “saçmalık” olarak tanımlamışımdır.

Ve fakat…

Öyle yasaklar da var ki, hepimiz için uyulması zorunludur.
Trafik işaret ve işaretçileri gibi!

Trafik polisini görünce kurallara eksiksiz şekilde uyan sürücüler ve yayalar, trafik ışıklarının yönlendirmesini nedense umursamaz.

Kırmızı ışıkta durmayanı mı ararsın, güvenlik şeridini boş yere ihlal edeni mi? Bu örneklere hemen hepimiz günde birkaç kez tanık oluyoruz aslında.

Trafik ışıkları “Bana ters, uymayacağım” diyebilir miyiz?

Diyenler vardır elbette ki, bunun örneklerine de sıklıkla rastlıyoruz.

Kırmızı ışıkta durmayarak geçip maazallah kazaya sebep olanlar, bunun bedelini can ve mal kaybıyla ödemek durumunda kalıyorlar.

Ve fakat…

Kurala uymayanlar, bedelini kendileri ödedikleri gibi, sebep oldukları kazada başkalarının da can ve mal kaybına yol açıyorlar.

“Trafik kurallarına uymam” diyemez kimse yani.

Uymayanı uyduracağız.
Toplum güvenliğini sağlamak için bunu yapmak bir yurttaşlık görevidir.

Hal böyleyken, Samsun’da birçok kişi, Çatalçam bölgesindeki Polis Okulu yakınlarında trafik ışıklarındaki kırmızı ışığın sürekli şekilde yanıp sönerek bırakılmasını anlayabilmiş değil.

Sözüm ona uygulama, sürücüleri de yayaları da ikaz için yapılmış ve “dikkatli geç” anlamı taşıyormuş.

Karayolları müdürlüklerinin sorumluluğunda olduğu gibi bir bilgiye sahibim ancak hangi kurum sorumluysa, bu saçmalığa bir an önce son verilsin.

İkaz öyle mi? Ne ikazı!

Ambulanslara yol vermiyoruz!

Üstelik bunu inatla sürdürenler var aramızda.

İnancım odur ki; ambulansa yol vermeyen, güvenlik şeridini bile ihlal eden sürücüleri ikaz edemez o ışıklar.

Metro, metrobüs, tramvay ve belediye otobüsü gibi toplu taşıma araçlarında, engelli, yaşlı ve bebekli kadınlara ayrıldığı işaretlerle anlatılan mavi koltukların gereksizce işgal edildiği ülkemizde, bu en basit toplumsal kurala bile uymayan toplumun fertleri olarak, insan yaşamını doğrudan etkileyeceği kesin olan trafik ışıklarının uyarılarına dikkat edileceği mi bekleniyor bizlerden?

Sahiden böyle mi?

Öyleyse şaşarım aklınıza!