bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Yuh Olsun Bize
Yazarlar // 27 Haziran 2020 Cumartesi 00:25

Ragıp GÖKER

Yuh Olsun Bize

Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Başkan’ı Oğuz Tongsir sosyal medya hesabından paylaşmasaydı, ülkemize olimpiyat madalyası kazandırmış bir milli sporcumuza, bir değerimize reva gördüğümüz utancın fotoğrafından haberimiz olmayacaktı.

1972 Münih olimpiyatlarının ülkemiz adına tek madalyalı sporcusu olan Vehbi Akdağ, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sağlık Bilimleri Araştırma Hastanesinde bir yıldır tedavi gördüğü hastalığa yenik düşerek hayatını kaybetmiş.

71 yaşındaki milli sporcumuz, Niksar yolu üzerindeki Tokat’ın Merkez İlçesine bağlı Ormanbeyli Köyündeki camide kılınan cenaze namazından sonra köy mezarlığında toprağa verilmiş.

Allah rahmet eylesin.

Ve fakat

Bütün dünyanın ilgisini çeken ve bu nedenle milyarlarca kişi tarafından izlenen olimpiyatlar gibi bir organizasyonda aldığı madalya nedeniyle, al yıldızlı bayrağımızı göndere çektirme başarısı göstermiş bir milli değerimizin camiden mezarlığa bir traktörün römorköründe taşındığını gösteren o fotoğrafı gördüğümde içim acıdı.

Yüreğim sızladı.

Üzerinden 48 yıl geçmiş olmasına rağmen Rahmetli Vehbi Akdag’ın olimpiyatlarda madalya kazandığına dair haberi aldığımda, mahalle komşumuz Refik Abi’nin lokantasında aşçı yamaklığı yapıyordum.

Ki;

Bizim kuşağın çocukları ve gençleri, ailelerine yük olmamak adına yaz tatillerinde  bir iş yerinde çıraklık eder, harçlıklarını kazanmaya çalışırlardı.

İki yıl sonraki dünya kupası maçlarını izleyebilmiştik ama Samsun’da henüz televizyon yayını olmadığı için rahmetlinin hepimize gurur veren o maçını canlı olarak izleyememiştik.

Ama haberi radyodan dinlediğimde çok sevinmiştim.

Hamasete gelince.

Mangalda kül bırakmayız.

“Necip Türk Milleti” diye başlar nutuk atmalar.

Yok efendim neymiş.

Şöyle vefalıymışız..

Yok efendim, milli değerlerimize gereken önemi verirmişiz.

En çok da millilik üzerinden yapılan tartışmalara ifrit oluyorum.

Ama gel gör ki, kendilerinin milli olduğunu iddia eden bir iktidarın görevlendirdiği Vali’nin gözü önünde al yıldızlı bayrağımıza sarılı tabuttaki bir milli değere reva gördük o muameleyi.

Tokat Protokolü’nün seçkin zevatını milli olmamakla mı sızlayacağız şimdi ki, kimin daha çok, kimin daha az milli olduğuna biz nasıl karar verebiliriz.

Ancak, ben yine de  “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” atalar sözünü de buraya bırakmış olayım.

Hamza Yerlikaya’nın Vakıfabank Yönetim Kuruluna, Rıza Kayaalp’in Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Müşavirliğine atanmasıyla ilgili tartışmalar yapılırken, 48 yıl önceki olimpiyatların tek madalyalı sporcunun, ebedi istirahatgahına traktörün römorkunda gönderilmesi belki acı bir tesadüf ama pek manidar olmuş.

Kör göze parmak misali yani.

Korona virüsün yeniden gemi azıya aldığı bu günlerde liglerin oynatılması ile ilgili tartışmalarla meşgul Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, o yürek burkan görüntüyle ilgili bir açıklama yapacak mı merak ettim doğrusu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tokat Valisi ile Belediye Başkanına, “Tokat’ta hiç mi cenaze aracı kalmadı da, bayrağa sarılı tabuttaki bir milli sporcuyu ebedi yolculuğuna traktör römorkunda gönderdiniz?” diye soracak mı, onu da çok merak ediyorum.

Kimseyi suçlamak değil muradım.

Şair Eşref’in şiirinde söylediği gibi valilerin de, kaymakamların da milletten çıktığını biliyorum.

Yok bir birimizden farkımız.

Biz buyuz aslında.

Ama yuh olsun hepimize
Yuh Olsun Bize