bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Tekalif-i Milliye Emirleri
Yazarlar // 5 Nisan 2020 Pazar 12:52

Ragıp GÖKER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan korona virüsüyle mücadele için alınan yeni tedbirleri açıkladığı konuşmasında, "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" yardım kampanyasını eleştirenlere tepki gösterirken, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki en önemli milli fedakarlıklardan biri olan 'Tekâlif-i Milliye Emirleri'ni örnek gösterdi.

Cumhurbaşkanı’nın bu örneğinden sonra herkes Tekakif-i Milliye Emirlerini merak ediyor.

Osmanlı’nın Sevr gibi bir utanç belgesini imzalaması sonucunda ülkemizin dört bir yanı düşman işgaline uğramıştı.

Pahitaht’ın kalbi olan İstanbul, İngiliz işgalindeydi.

Antalya ve çevresinde İtalyanlar, Antep ve Maraş’ta Fransızlar vardı.

İngilizlerin kışkırttığı şımarık Yunan, 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmişti.

Yurdumuzun mübarek toprakları düşman çizmesi altında eziliyordu.

Sevr’in kabulü nedeniyle ordumuz dağıtılmış, askerlerimizin silahlarına el konuşmuştu.

Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere 19 Mayıs 1919’da Anadolu’ya ayak bastığı Samsun’da bile İngiliz askerleri vardı.

Buna rağmen önce “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ifadelerine yer verilen Amasya Tamimi’nin yayınlanmasından sonra ki, o tamim tam anlamıyla Türk Milletinin bağımsızlık manifestosudur.

Erzurum kongresinden sonra toplanan Sivas kongresindeki manda tartışmalarına son veren ‘Ya İstiklal, Ya Ölüm’ parolası, düşman işgaline karşı milli mücadelenin başlatılacağını bütün cihana duyurmuştu.

Meclis-i Mebusan’ın düşman işgali altındaki İstanbul’da millet adına karar alamayacağının anlaşılmasından sonra Mustafa Kemal Paşa tarafından 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasına karar verildi.

Sonu büyük zaferle bitecek ulusal kurtuluş savaşımızı Büyük Millet Mecilisi ve onun Başkomutan unvanı verdiği Mustafa Kemal Paşa yürütecekti.

Osmanlı’nın 1881’ de imzalamak zorunda kaldığı Duyunu Umumiye nedeniyle ülke tamamen yoksul duruma düşmüştü.

Üç kuruşa muhtaç bir ülke durumundaydık.

Devlet iflas halindeydi.

Halk da yoksul duruma düşmüştü.

Milli mücadelenin en büyük destekçilerinden Ankara Müftüsü Rifat Börekçi ki, Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk Diyanet İşleri Başkan’ımız olmuştur.

Kurtuluş Savaşının verildiği yıllarda, kendisini ziyareti sırasında Paşa, Hoca’ya kahve ikram eder. Paşa bilir ki Hoca kahveyi şekerli içer ama Kurtuluş Savaşını başlatan Büyük Millet Meclisinde  kahveye konacak şeker bile yoktur.

Milli Kurtuluş Savaşı her türlü zorluğa ve yokluğa rağmen gayret ve inançla devam ediyordu.

İnönü savaşlarında Yunan işgalcilere darbe vuran Türk ordusu, Sakarya Savaşı’na hazırlanırken Mustafa Kemal Paşa 5 Ağustos 1921’de ‘Başkomutan’ sıfatıyla bizzat ordunun başına geçmişti.

Büyük Millet Meclisi 3 aylık süreyle bütün yasama yetkilerini de Başkomutan’a devretmişti.

Başkomutan bu yetkilere dayanarak 7-8 Ağustos’ta Tekâlif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) emirlerini yayımladı.

Bu emirlerle birlikte Başkomutan Mustafa Kemal, ‘topyekün mücadele’ stratejisini de hayata geçiriyordu.

Atatürk daha sonra bu stratejiyi Nutuk’ta “Millet fertleri, yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyde, evinde, tarlasında bulunan herkes silâhla vuruşan savaşçı gibi, kendini vazifeli sayarak bütün varlığını yalnız mücadeleye verecekti” sözleriyle açıkladı.

Bu korona belası nedeniyle de bütün dünya ile birlikte ülkemizinde başı belada biliyorsunuz.

Bu illeti yenebilmek için millet olarak büyük bir savaş veriyoruz.

Zor günlerden geçiyoruz.

Virüsün bulaştığı hasta sayısı ve bununla birlikte hayatını kaybedenlerin sayısı da hızla artıyor.

‘Sorun küresel, mücadele ulusal’ diyerek, bu büyük belayı defedeceğiz elbette ama bu mücadelenin bizi özellikle ekonomik bakımdan zorlayacağını da gözardı edemeyiz.

Zor günlerden geçiyoruz, önümüzdeki günlerde daha da zorlanacağımızı sanıyorum.

Hükümet tarafından bir dizi önlem alındı.

Önlemlerden ilki isanların toplu olarak bulunacakları AVM, lokanta kafeterya, berber dükkanı gibi işyerleri kapatıldı.

‘Ekonomik istikrar kalkanı’ adı altında ekonomik önlemlerde alındı ama bunun oluşması muhtemel krizi tam olarak önleyememeyeceği de kısa sürede anlaşıldı.

Millet olarak dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan günlerden geçiyoruz.

Önce CHP’li belediyeler tarafından yardım kampanyası ve bu kampanyayı desteklemek amacıyla da bağış kampanyaları başlatıldı.

Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde hükümet tarafından da “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” mottosuyla başka bir kampanya başlatıldı.

Millet olarak en önemli özeliklerimizden biri de zor günlerde dayanışmayı başarabilmemizdir.

Hükümetin kampanyası kadar, belediyelerin bağış kampanyaları da bu zor günlerin kolayca anlatılacağına dair umut aşıladı bize.

Buna rağmen, belediyelerin başlattığı dayanışma kampanyasının hükümet tarafından engellenme girişimini ve Cumhurbaşkanı tarafından bu kararın eleştirilmesini Tekalif-i Milliye Emirleri ile kıyaslamasını ise yadırgadığımı söylemek isterim.

Günümüzün şartlarıyla, Kurtuluş Savaşını verdiğimiz yılların şartları aynı değil çünkü.

Allah bizi o günün şartlarından da korusun zaten.

-----

İşte on maddelik Tekalif-i Milliye Emirleri

1)Her ilçede Tekâlif-i Milliye Komisyonu kurulacak.

2)Halk, elindeki silah ve cephaneyi 3 gün içinde orduya teslim edecek.

3)Her aile bir askeri giydirecek.

4)Yiyecek ve giyecek maddelerinin %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.

5)Ticaret adamlarının elindeki her türlü giyim eşyasının %40'ına el konacak ve bunların karşılığı daha sonra geri ödenecek.

6)Her türlü makineli aracın %40’ına el konacak.

7)Halkın elindeki binek hayvanlarının ve taşıt araçlarının %20'sine el konacak.

8)Sahipsiz bütün mallara el konacak.

9)Tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangoz gibi iş sahipleri ordunun emrinde çalışacak.

10)Halkın elindeki araçlar bir defa olmak üzere 100 km'lik mesafeye ücretsiz askeri ulaşım sağlayacak.