Tarım Alanlarını Korumak

Samsun Valisi Osman Kaymak, Çarşamba Ovasına yapılacak ‘Biyokütle Enerji Santrali’ için ‘’Kirletirse kapatırız’’ demiş. O santralin çevreyi kirleteceğine dair bir raporun çıkacağına inanmamakla birlikte Vali Beyin bu açıklamasına sevinelim mi şimdi buna bilemedim. Ve fakat. Önemli olsa da, konuya kirlilik meselesinden ziyade, o santralin ülkenin önemli ovalarından biri olan Çarşamba ovasının göbeğine yapılmasına takılıyorum. Yeterince kirliyiz zaten. Tekkeköy, hava kirliliği bakımından dünyanın en kirli bölgeleriyle yarışır hale gelmiş. Kanser vakaları sürekli artıyor. Adına ‘Biyokütle enerji santrali’ denilen o termik santral havamızı kirletecekmiş. Çok mu önemli. ‘’Kirletmiyor’’ şeklindeki bir raporun çıkma ihtimalini daha kuvvetli bir ihtimal olarak görüyorum zaten ama varsın o da kirletsin. Ne çıkar. Ülkemde kaliteli yaşam ne vakit önemsenmişte, şimdi önemsenecek. Mesele yeter ki sadece hava kirliliği olsun. O sorunu aşar arkadaşlar. Çiğdem Karaaslan ’ın, santral konusunu kirlilik tartışması üzerinden yürütmeye çalıştığı anlaşılıyor ama meseleye ovamızın korunması üzerinden bakmak daha önemli geliyor bana. Ki, daha önceki yazılarımızda da bu konuya defalarca değinmiştik. Çarşamba Ovası, Ülkemizde tarımsal sit alanı olarak tanımlanan 140 ova arasındadır. Ova tarım dışı kullanılamaz. Tarımsal Sit Alanı uygulaması da bu nedenle alınmış olmalı. Tarım önemli. Kendimi tekrar etmek gibi olmasın ama Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt’dan dinleyip bu sütunlarda daha önce de yazdığım bir notu yeniden paylaşmak isterim. ‘’Yeryüzünde sadece tarım yaparak zenginleşen bir ülke yok ama tarımı olmadan zenginleşebilen bir ülke de yok’’ demişti Rüştü Hoca. İran’dan patates. Bulgaristan’dan saman. Çin’den sarımsak. Sırbistan’dan et ithal eder hale gelmişiz ama bir zamanlar dünya’da kendi kendine yeten ender ülkelerden biriydik. Şimdi samanı bile dışarıdan alma durumuna gelmişken, Tekkeköy’ün merasına Lojistik Köy. Ülkemdeki en verimli üç ovasından biri olan Çarşamba ovasına termik santral yapıyoruz. Nereye taşıyorsunuz bizi. Baca dumanlarından çıkan gazların doğrudan etkilediği köylerden biri olan Aşağıçinik burnumuzun dibinde. Son 10 yılda kaç kişi kanser kurbanı olmuş. Bir sorup öğrenin. Bu kadar mı zor. Batsın bu para hırsınız. Bi salın bizi ne olur...