Sokaklar Doldu Taştı

Reis çağırdı insanlar sokaklara döküldü.

El cümle Recep Tayyip Erdoğan yine büyüklüğünü gösterdi tüm dünyaya.

“Ben” dedi “İstediğim zaman insanları sokaklara dökerim.”

Öyle de oldu.

15 Temmuz Yeni Türkiye’nin kuruluş yıldönümü olarak kutlandı, şehitler anıldı.

Ezanlar okundu.

Sokaklar tüm Türkiye’de doldu taştı.

Samsun’da da aynısı oldu.

Şehitler anıldı.

İnsanlar sokaktaydı.

Böyle bir tabloyu görmek gerçekten insana gurur veriyor.

Çünkü Türk insanının Vatan ve Millet deyince nasıl birleştiğini görüyor dünya.

Dünya 15 Temmuz gecesi bunu bir kez daha gördü.

Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ne kadar büyük bir Reis olduğunu anladı.

Gerçekten anladı mı?
Bunu zaman gösterecek.

Kardak kayalıklarının, Kıbrıs’ın geri alındığı zaman ben “Büyük Lider” diyeceğim.

Şimdi sadece Din ve Ezan, Şehitler kullanılarak döküldü insanlar sokaklara.

Reis Erdoğan uzunca bir konuşma yaptı gece.

O konuşmada, Türkiye’nin nasıl kurtulduğunu anlattı.

Yine Kılıçdaroğlu’na yüklendi.

Ancak ne hikmetse Başbakan ve Bakanların o gece nerede olduklarından bahsetmedi.

Her neyse bu kutlamalara gölge düşürmek amacında değilim.

Bu başarıyı küçültmek amacında da değilim.

Erdoğan konuşurken kalabalıklardan kimsenin aklına gelmedi, Türkiye’deki sınıf ayrılığı makasının gittikçe açıldığı.

Kimsenin aklına gelmedi, işsizlik, gelir ve alım gücünün günden güne düştüğü.

Kimsenin aklına gelmedi sokaklardaki açlar ve sefalet içindeki insanlar.

Neden?

Çünkü bunları sormamaları için önce insanların psikolojilerini değiştireceksin.

Böyle oldu da.

Türkiye’de insanlar, 15 Temmuz gecesi REİS odaklı yaşadı.

16 Temmuz’dan itibaren ise yeniden HAYAT odaklı yaşamaya başlayacak.

Biz kanaatkâr insanlarız.

HAYAT odaklı yaşarken de emekli maaşlarının, devlet memuru maaşlarının önümüzdeki günlerde hesaplara yatıp yatmayacağını düşünmeyiz.

15 Temmuz gecesi söylemlerde bunlara da dikkat çekilmedi.

Eğer hesaplara maaşlar yatmazsa önümüzdeki aylar veya yıllarda o zaman gereceğiz sokaklara dökülenleri.

İnsanları sokaklara dökenleri de tabi.

O günleri görmeden yeni açılan camilerde dualara şimdiden başlanmalı.

Yoksa ekonomik göstergeler işin hiç de iyiye gitmediği söylenip duruyor.

Tabi bunları söyleyenler Türkiye’yi karıştırmak isteyen FETÖ’cüler değilse.

Allah milletime zeval vermesin, büyüklerimizi başımızdan eksik ekmesin.

Onlar bizim için düşünürken, bizim düşünmemize gerek yok.

Sonuç:

Sokaklar doldu taştı ya.

Gerisi hikâye…

BİR HABER VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

“Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi Temmuz ayı 14. Birleşiminin 1. Oturumunda görüşülen, “Organ bağışında bulunan vatandaşlarımıza vefat etmiş olması durumunda, müracaatları halinde Derecik Mezarlığı’nda ücret alınmadan mezar yeri tahsis edilmesi” teklifi ile komisyonlardan havale edilen toplam 50 gündem maddesi görüşüldü. 3 madde oy çokluğu, 47 madde ise oy birliğiyle kabul edilerek, meclis tarafından karara bağlandı. En çok dikkat çeken gündem maddesi ise organ bağışında bulunan vatandaşlara ücretsiz mezar yeri tahsis edilmesi maddesi oldu. Madde, tüm partilerinin meclis üyelerinin ‘evet’ oyuyla kabul edilerek karara bağlandı.”

Bu haber, sanırım organ bağışını özendirmek için alındı.

İyi mi oldu peki?
Gerçekten çok iyi oldu.

Yalnız kafama takılan soru şu:

Hani organ bağışı günahtı.

Hani bazı imamlar çıkıp bunu eleştiriyor ve insan vücudunun tüm organlarıyla Yaradan’ın huzuruna çıkması gerektiği ileri sürülüyordu.

Ne oldu şimdi?
Bu imamların dedikleri olursa din mi değişecek yoksa organlarını bağışlayanlar dinden mi çıkmış olacak?
Böyle sorularla kafanızı karıştırmak istemiyorum.

Böyle bir tarar alınmasını yürekten alkışlıyor ve takip edilmesi gerektiğini de düşünüyorum.

BİR KÜÇÜK HİCİV

Pehpehlerle pohpohlarla çok itleri at yaptık,

Uçurduk da göklere alkıştan kanat yaptık.

Hiç yoktan başımıza koca saltanat yaptık,

Üstüne çul vursanız it onu kanat sanır,

Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.“ Namdar Rahmi Karatay

Bu hicvi neden mi buraya aldım?
Bilmiyorum, içimden geldi işte.

GÜNÜN SÖZÜ
Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalmaktan ve ezilmekten yakınmamalıdırlar. Kant