bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Samsun'un İhracat Patlamasına Sevinirken
Yazarlar // 7 Mayıs 2022 Cumartesi 20:46

Ragıp GÖKER

Türkiye'nin en önemli limanlarından birine sahibiz.

Şehrin denizle bağlantısını falan kesmesi bakımından yapıldığı yerin yanlış olduğunu falan söylesek de, Samsun limanı, Cumhuriyet Türkiye'sinin önemli kazanımlarından sayılabilecek bir yapıdır.

Özelleştirildi biliyorsunuz.

Bu nedenle Samsunlular olarak şöyle göğsümüzü gere gere ''Bizim'' diyemesek de, bugün ''Gel böyle bir liman yapalım'' dediğimiz anda 2 milyar doları gözden çıkarmak gerekecektir.

O para da bizde yok.

Şehirde yani.

Özelleştirileceği açıklandığında Samsun ''Bizim malımız, bizde kalsın'' dedik aslında.

Rahmetli Adnan Sakoğlu'nun TSO Başkanı olduğu dönemde satın almayı da düşündük yani.

Ve fakat.

Kira için istenen o para çıkmadı Samsun'dan.

''Her ne yapıyorsak, biz yapıyoruz kendimize'' denildiği gibi limanın özelleştirilmesine sebep de biz olduk aslında.

İşletemedik yani.

Daha doğrusu 'Arpalık' gibi gördük o yapıyı.

Tıpkı bakır, azot, sigara fabrikaları ve diğerleri gibi.

Bunun için de siyaseti kulandık.

Bir kişinin yapacağı iş için on kişiyi işe aldırdık.

O yapılarda işe yerleştirilenlerin değil bu suç

Sakın yanlış anlaşılmasın.

Samsun halkının işe ve aşa ihtiyacı vardı.

Şimdi olduğu gibi.

Siyaset kurumu yeni iş alanları açmak yerine, işe ihtiyacı olanları, işin kolayına kaçarak, mevcut yapılara yerleştirdiler.

O yapılar da zamanla şiştiler ve iş göremez hale geldiler.

Özelleştirildiler ve şimdi takır takır çalışıyorlar.

Bu nedenle suçu o yapılara sahip olanların üstüne yıkmak istemem asla.

Bu mevzuda bir kusur varsa, o kusur bizimdir yani onu demek istiyorum.

Bu girizgahtan sonra dönelim aslı konumuz olan Samsun'un ihracatına.

Rekor kırmışız.

TSO Başkanı S.Zeki Murzioğlu, Samsun’un ilk ayda yapmış olduğu ihracat rakamlarının umut verici olduğunu belirtmiş ve  ''Samsunumuz geçen yıl tarihinin ihracat rekorunu kırmıştı. Samsun tarihinde ilk kez 1 milyar dolar ihracat rakamını aşarak 1 milyar 289 milyon dolar değerinde ihracat gerçekleştirmişti.'' demiş.

10 yıl kadar önce 5 milyar dolarlık ihracat hedefi konduğunda kendi kendime ''Amma da abarttılar'' dediğimi itiraf etmek isterim.

Konulan o hedefe kendileri de inanmamış olmalılar ki, daha sonra hedef, 1 milyar dolar olarak güncellenmişti.

Kaldı ki, o tarihlerdeki ihracatımız 400 milyon dolarlar seviyesindeydi henüz.

O nedenle 1 milyar dolar hedefini bile inandırıcı bulmamıştık açıkçası.

Ve fakat.

700 milyon dolarlara ulaşıldığında ise ''Bu sefer olacak galiba da'' demiştim.

Geçen yıl 1 milyar 289 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşılması görece iyi elbette.

Buna sevinmemek mümkün değil yani.

Ve fakat.

Sanayileşme hamlesini bizden sonra başlatmış Gazianteplilerin 7 milyar dolarlık ihracat rakamını beğenmediğini biliyorken, 1 milyar 289 milyon dolara sevinmeyi de kendime yediremiyorum doğrusu.

İlimizden ilk ayda en fazla ihracat yapılan ürünlerin başında değirmencilik ürünleri yani malt, nişasta, inülin, buğday glüteni yer alırken, bu ürünleri motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtlarının parçaları takip etmiş.

Geçen yılın ilk ayına göre Samsun’un yüzde 16.9  oranında artan ihracatının büyük bölümü ABD, Hollanda, Gürcistan, Rusya Federasyonu ve Yemen'e yapılmış.

Samsun'dan ayrıca, Sierra Leone, Birleşik Krallık ve Almanya’ya da mal gönderilmiş.

İhracat yaptığımız ülkeler arasında İngiltere ve ABD gibi gelişmiş ülkelerin olmasına seviniyorken, ''Buralara ne gönderiyoruz?'' sorusu da önem kazanıyor aslında.

İhraç ürünlerimizin ne kadarı teknoloji gerektiren sanayi ürünlerinden oluşuyor mesela.

Un da satalım elbette ama un satarak elde ettiğimiz dövizimizi yüksek teknoloji gerektiren ürünleri ithal ederek kalkınmamızı sağlıklı bizimde sürdürebilir miyiz acaba diye de kendime sormuyor değilim hani.

Yakın geçmişe kadar mallarına burun kıvırdığımız Çin, dünyaya teknoloji satar hale geldi.

Çin'i bir model olarak sunmam elbette.

Çin'de yüz kişiden bir zengin olmuştur belki ama 99'u ise hala perişan vaziyette.

Sanayi devrimlerini ıskalamış olsak da bir alt yapımız var aslında.

Fırsatlar da geçti elimize ama süreci doğru kullanamadık.

Şu 'Köşe dönücülük' anlayışı yaktı bizi bence.

Milletin büyük bir bölümü, çalışmadan ve üretmeden zengin olunacağına inandı.

Daha doğrusu inandırıldı.

Gelinen noktada dolar karşısında erimeye başlayan paramıza yeniden itibar kazandırmak için millet olarak bedel ödemek zorunda kaldık.

Sonuç ortada yani.

Başka söze gerek var mı bilmiyorum.