Samsunspor Masa Başında Da Kaybediyor

Yazarlar // 23 Ocak 2016 Cumartesi 00:00

Ragıp GÖKER

Yine yüz kızartıcı bir durumla karşı karşıyayız.
Güvenilir kulüp olmadığımıza karar veren federasyon geçen yıl olduğu gibi bu yıl da üç puanımızı sildi
Bugün Adana da kaybedersek maazallah, Lig’in dibine demirlemiş olacağız.
Bu kaderimiz mi?
Bunu asla kabul edemem.
Futbolda yenmekte var, yenilmekte.
Kötü oynadıklarında ya da, kötü oynatıldıklarında takımımızı eleştirdik ama sahada aslanlar gibi savaştıkları halde bile sayısız yenilgiler de aldı bu takım.
O yenilgileri kabullendik ‘’Canınız sağ olsun’’ dedik.
Son yıllarda yokluklara rağmen aslanlar gibi savaşan takımımıza tribünlerle birlikte biz de köşelerimizden ‘’Paranız ödenir ama hakkınız asla ödenmez’’ diye tempo tuttuk.
Formasındaki arması ‘Onur Anıtı’ olan bu takım, küllerinden doğan ‘Anka Kuşu’ misali yeniden eski günlerine kavuşacak elbet.
Ve fakat
Bu takımın hakkını gasp edenler.
Ve buna sebep olanlar, kul hakkıyla gittikleri öte dünyada bunun hesabını nasıl verecek merak ederim.
Kimler kul hakkıyla gidecek?
Bu vebal birinci derecede son yıllarda görev yapan bütün yöneticilerimizin sırtındadır.
Şu puan silme cezası sanıldığı gibi yabancı oyunculara paraların ödenmemesi veya geç ödenmesiyle ilgili değildir sadece.
Bu ceza FİFA ve dolayısıyla UEFA tarafından ‘’Yapın’’ denilen ‘Mali Fair Play’ uygulamasıyla ilgili düzenlemenin, sürekli sumen altı edilmesi nedeniyle verilmiştir.
Futbol günümüzde bir endüstri halini aldı.
Sıradan bir oyuncunun transferinde bile milyon dolarlık maliyetlerden söz ediliyor.
Bu nedenle kulüplerin mali disipline sokulması isteniyor.
Yani özetle şu anlatılıyor:
Paralı Başkan dönemi bitmiştir.
Süreç yeni de değil üstelik bunun olacağı 2009-2010 sezonundan bu yana biliniyordu.
Yani, ‘Mali Fair Play’ uygulamasına geçilmez ise puanların silineceğini Erkut Tutu da biliyordu, ondan sonra göreve gelen Kazım Yılmaz da, hatta Emin Kar ve Mehmet Bank’ın da bunun farkında olduklarına inanıyorum.
Herkes kusurludur yani, bunun için kimse suçu başkasının üstüne atmasın.
Yöneticilerimizin kusurunu peşinen kabul etmiş olalım.
Ya Tüpçü ve arkadaşları tarafından yönetilen Türkiye Futbol federasyonuna ne demeli.
Kulüplerin disipline edilme isteğine saygı uyarım.
Ve fakat
federasyonun uygulamaları tam anlamıyla bir saçmalık.
Bir kural varsa eksiksiz ve herkes için eşit olarak uygulanmalıdır.
Bazı kulüpler zaman kazansın diye mi bilmem ama cezalar hep ertelenmiş.
Öyle anlaşılıyor ki, Tüpçü ve arkadaşlarının gücü bize yetmiş.
Önceki gün gelen ceza için kulübümüzün yaptığı itiraz 4,5 ay sonra karara bağlanmış.
‘’Şeriatın kestiği parmak acımaz’’ ilkesine iman etmişim.
Bu nedenle bir an için olsa bile cezaya ‘’Amenna’’ diyelim.
Ama ‘Ertelense kıyamet mi kopardı’’ diyeceğimiz cezanın uygulanması için hayati maçımızın arifesi beklenmiş.
Kupa maçları nedeniyle Liglerde maç olmadığı bilindiği halde, aceleyle puanlarımız silinmiş, yani, toparlanmak için bize zaman biye tanınmamış.
Bu durumda iyi niyetten söz etmek mümkün mü bilemedim.
Ben ‘’Bu şehrin sahibi yok’’ gibi serzenişlere hiç inanmadım.
Şehrin sahibi sensin ‘Ey Okur’ unutma.
Spor Bakanları bu şehirden çıkıyor da ne oluyor.
Tüpçü’nün bile inadını kırılamıyor