bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Samsun Ne Olacağına Karar Veremeyince
Yazarlar // 9 Kasım 2019 Cumartesi 00:24

Ragıp GÖKER

Yeşilırmak ve Kızılırmak havzalarında kurulu Bafra ve Çarşamba gibi iki muhteşem ovaya sahip olması nedeniyledir  bir zamanlar ülkemizi besleyen şehirlerden biriydi Samsun.
“Tarım kenti” olarak anılırdı bu nedenle.
Ege bölgesinden sonra en çok tütün Samsun’da yetiştirilirdi.
Dünyanın bir ucundaki Amerika’ya bile giderdi Samsun tütünü.
Geçen hafta sonu bir dost meclisinde rastladığım Aşağıçinik’ten komşumuz olan bir tanıdığımıza “Köyümüzde tütün eken kaldı mı?” diye sordum.
Kimse kalmamış.
Oysa köyümde herkes, tütünden geçimini sağlardı bir zamanlar.
Akıl alır gibi değil.
Buğday.
Arpa.
Mısır eken var mı şehrimde onu da bilmiyorum.
Vezirköprü köylerinden İtalya’ya Fiğ gönderildiğini bilirim yakın tarihe kadar.
Birileri çıktı.
Binlerce yıllık tarım kenti Samsun için
“Sağlık kenti” olsun dedi.
Sanayi kenti olamayacağı en başından belliydi Samsun’un ama turizmi şehri olması gerektiğini bile söyleyenler oldu.
Spor kenti diyenler bile çıktı.
Bütün bu öngörülere itirazım olmazdı elbette.
Vasıfsız yöneticiler tarafından doğru şekilde kullanılmayıp, buz pateni şampiyonası gibi organizasyonları başka şehirlere kaptırsak da  çok sayıda spor tesisisi kazandı şehrim.
Sağlık kenti olmadık ama bu iddia nedeniyle iyi ve nitelikli hastanelerimiz oldu.
Ama tarımdan ne istendi onu anlamadım.
Hiçbir şey olmadığımız gibi tarımı da yitirdik.
Sanayimiz zaten, sanayi kentleriyle yarışacak boyuta hiçbir zaman ulaşamadı.
Bütün bu arayışlar sırasında boşluğa düştük.
Bunu fırsat bilenler, kirli yatırımların şehri yaptılar Samsun’u.
Mobil santraller derken, termik santraller sıraya girdi.
Terim’e direnerek o belayı def etti ama kirli yatırım taleplerinin ardı arkası kesilmiyor maalesef.
Son bela Çarşamba’da ortaya çıktı.
Birine “Biyokütle enerji santrali” diyorlar, birinin de mangal kömürü üreteceği gibi gülünç iddialar ortaya atılıyor ama bal gibi termik santral olan iki belayla boğuşuyor şimdi halkımız.
Kirletmeyecekleri iddia ediliyor.
Santrallerin çevreyi kirletmeyeceği şeklindeki iddialar, henüz raporlar bile ortada yokken ortaya atıldı üstelik.
Baştan beri bu propagandanın bilinçli yürütüldüğüne inanmıştık.
Raporların, “Kirletmeyecek” şeklinde çıkacağını söyledik taa en başından itibaren.
Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belli bir durumdu yani.
Türkiye’nin en kirli bölgelerinden biri olan Tekkeköy’ün bir gecede en temiz şehir ilan edildiğini gördü bu gözler çünkü.
Santraller üzerindeki tartışmanın kirlilik üzerinden yapılmasının planlı bir yaklaşım olduğu anlaşıldı sonunda.
Oysa güzelim  ova elde gidiyordu.
Bu santralleri, Türkiye’nin en önemli on ovasından biri olan Çarşamba ovasının göbeğine neden yapılmak istendiği sorgulanmalıydı.
Doğru tartışma bu olmalıydı.
“Çadır mumlu, delinmez” diye düşünüyorduk ama bak çadır delindi sonunda.
Ovamız sanayi bölgesi oluyor şimdi.