Muhalefetsiz Samsun Meclisi

Hafta sonu mürekkebi henüz kurumamış olan ‘’Her şeye rağmen seviyorum bu şehri’’ başlıklı bir yazım yayınlandı bu köşede biliyorsunuz.

Doğduğum ve doyduğum şehrime sevgim azalmadı elbette ama Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki termik santralin oylamasını izlerken, geleceğe dair kaygılarım arttı, umudum da zayıfladı maalesef.

Başkan ’’Söz almak isteyen var mı?’’ diye soruyordu, sonra da ‘’Kabul edenler, etmeyenler’’ diyerek oylamaya geçince.

Eller kalkıyor.

Eller iniyor.

Ve ezici çoğunluk, kabul edenlerden olunca, kabul etmeyenlerin el kaldırıp kaldırmadığına bile bakılmıyordu.

40 küsur maddelik gündemin sadece ikisinde söz istendi.

Aralarında bir şehrin kaderine etki edecek konularında olduğu onca maddenin okunup oylandığı meclisin oturumu iki saat bile sürmedi.

Demokrasilerin olmazsa olmazı siyasi partilerdir.

Genelde ülkemize, yerelde de şehirlerimizin kaderine hükmedecek yöneticileri siyasi partilerin gösterdikleri adaylar arasından seçeriz.

Kimi iktidar olur, kimi muhalefette kalır.

İktidar kadar muhalefet görevi de önemlidir.

Ve fakat

Önceki gün, Samsun’da muhalefetin olmadığını gördük.

Üzülerek.

Şehir meclisleri, yani belediye meclisleri önemlidir oysa.

Tamam, sayıları çok azdı.

Oyları zaten kararı değiştirmeye yetmiyor, bunu biliyoruz.

Ve fakat

Sayı yetersiz olsa da etkili muhalefet yapılabilirdi pekala.

Gözlerim Mustafa Tüfek’i aradı mesela.

Tek başına bile olsa, etkisi Samsun’u harekete geçirmeye yeterdi.

CHP Grubunun Sözcüsü Atilla Tekcan, 40 küsur madde arasında sadece Biyokütle Enerji santralinin 1/1000’lik imar planı ile ilgili madde gündeme geldiğinde söz adlı ancak.

Mırıldanır gibi konuşuyordu.

Bir ara, etkisiz konuşmasını yaparken, oturumu yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e dönük olarak ‘’Sevgili Başkanım’’ diye hitap edince, basına ayrılan locadan toplantıyı izlerken ‘’Başkan Demir, rahatlamış olmalı’’ diye düşündüm.

Teslimiyetçi ve biat kültürünün bir ürünü olan o hitap şeklinden aslında ne denilmek istendiğini ben anladım da, yılların siyasetçisi Mustafa Demir mi anlamayacak.

İYİ Parti sözcüsü Alper Aydemir ise, hamaset yüklü kelimelerle süslediği konuşmasına başlarken, iki gün önceki komisyon toplantısında çekimser oy kullandığı söyleyince ‘’Bu arkadaş itiraz ettiği konuya kendi inanmamış ki, meclisi nasıl ikna edecek, bu iş asıl şimdi bitti’’ diye düşündüğümü itiraf etmeliyim.

AK Parti grubuna sözüm yok.

Büyükşehir Belediye Başkanının angaje olduğu bir konuda karşı oy kullanmalarını beklemezdim.

Demokrat bir yapıda görmem zaten AK Parti’yi.
Aykırı söze tahammül edilemeyeceğini, aykırı davrananlara hemen kapının önünün gösterileceğini benim gibi herkes bilir.

Ama yine de bu santral konusunda farklı bir ses işitmeyi isterdim açıkça.

Ya MHP Grubuna ne demeli.

İyi veya kötü.

Bir şey demez mi insan.

Bir ara Cemallettin Kola’nın sesini duydum ama.

SAMULAŞ Bütçesinin 20 milyon lira arttırılması ile ilgili teklif geldiğinde, ‘’20 Milyon yetmez, 25 Milyon yapın’’ dediği duyuldu Bay Kola’nın.

‘’Kabul’’ diye el kaldıranlar:

Santral için ‘’Kötü ‘’ diyemediler bunu anlarım.

Ama ‘’İyi’’ demeye de cesaret edemez mi bir insan?

Bu son sözümü kim üstüne alır bilmem ama lehte veya aleyhte söz söyleyemeyecekseniz.

Ne diye seçildiniz olara.