Mal Varlıkları Açıklansın

Bugünün Cumhurbaşkanı, dünün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2006 yılının Şubat ayında ortaya bir konu atmıştı. Milletvekillerinin mal varlıklarını açıklamaları konusunda.

Aradan bu kadar zaman geçti, gedenler de gelenler de mal varlıklarını açıklamadılar sanırım. Ben duymadım, peki ya siz? Biliyorum siz de duymadınız. Aslına bakılırsa sadece Milletvekilleri ve Bakanlar değil Belediye Başkanları da mal varlıklarını açıklamalılar. Göreve başladıklarında ne kadar malları vardı, görev bitiminde ne kadar malları oldu ve bu malları nasıl ve nereden sağladılar?

Evet, önümüzde bir seçim var. Sistem devam edecek mi etmeyecek mi belli değil. Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçime girmeden mal varlıklarını ve ailelerinin ne kadar malı olduğunu açıklamalılar o zaman görevlerinin bitiminde aldıkları maaşlarla ne kadar mal kazandıkları ortaya çıkar. Yani hem milletvekilleri hem bakanlar hem de belediye başkanları halk için hizmet yaparlarken aldıkları maaşlar dışında gelir elde ettiler mi etmediler mi vatandaş da görsün. Maaşlarla elde edilecek taşınır ve taşınmaz mal konusunda ne kadar ilerleme olduğu ve bunların hangi yollarla elde edildiği ortaya çıkar.

MUHABİR OLMAK ZOR İŞ

Demirören Haber Ajansı (DHA) Samsun Bürosu'nda telifli görev yapan muhabir Zeynep Irmak Öcal'ın iş akdi iddiaya göre "anne olduğu" gerekçesiyle feshedildi.

Buyurun buradan yakın. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp en az üç çocuk yapın diyecek hem de kendisini destekleyen kurumlardan birisi olan DHA’da çalışan Zeynep Irmak Öcal, "Gecemi gündüzüme katarak çalıştım. Ben anne oldum ama siz insan olamadınız" dedi. Nedeni basit çünkü iş akdi feshedildi.

Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyeti, "Meslektaşımızın yanındayız. DHA yönetimini biran önce bu ayıbı düzeltmeye davet ediyoruz" dedi.  DHA Genel Müdürü Celal Korkut ise, "Performansı yeterli olmadığı gerekçesiyle talebi reddedildi" ifadelerini kullandı.

Sayın Korkut, bu arkadaş doğum yapmadan mı iş akdini sonlandırdınız, iş akdinde bayanlar görevleri süresince doğum yapamaz diye bir madde varmıydı sözleşmelerinde? Yoksa bugün kapınız önüne koyduğunuz çalışanlar çoğalabilir o zaman çalıştıracak insan da bulamazsınız. O Ajans el değiştirmeden böyle işten çıkarmalar olmazdı. Özellikle de Aydın Doğan zamanında hiç olmazdı. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bu işte, işçilerin iş güvenliği yok, sosyal güvenceleri yok, yok oğlu yok.

HEM SÖYLER HEM DE YAZARIZ

Behçet Necatigil’in bir kısa şiiri var. O kadar çok hoşuma gidiyor ki… Şiir “Söyleriz” ile başlıyor “Söyleriz” ile bitiyor. Şiir şöyle:

“Ne gördükse iyi kötü, ömür biter biz hâlâ söyleriz.

Ne varsa şu dünyada türlü görüntüler, gelsek de sonuna söyleriz. Bazen boş günler geçer birden, dolunca söyleriz. Ne biter, ne kalır geçmiş kitaplarda ölümden sonra da söyleriz…”

Son günlerde gazeteciler üzerine yine garip yüklenmeler oluyor. Yazdın, yazmadın… Neden yazdın, neden yazmadın? Soruların arkası kesilmiyor. İnsanlar ne hikmetse gerçeklerden kaçar oldular… Hayırlısı olsun… Biz yine de buradan bir kez daha dile getirelim. Kızanlara ve kızmayanlara; Biz hem söyler hem de yazarız…

SEMERCİ VE EŞEKLER

Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüştü. Tüm eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar. Yaşlı hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyordu. Ona geldiler:

"Haberin yok herhalde, semercimiz öldü" dediler. "Ne olmuş öldüyse?" "Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız..."

"Nasıl bir özgürlükmüş bu!" "Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız..." Yaşlı eşek gülmüş: "Şaşarım aklınıza" demiş. "Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.”

GÜNÜN SÖZÜ

Her zaman doğruyu söyle... Ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.