İthal Etle Gelen Tehlike

Dün sabah, Çalar Saat’te, yazısına atıfta bulunularak, ithal etle gelen hastalık tehlikelerine dikkati çeken haberi izleyince, Ali Ekber Yıldırım’ı aradım.

Türkiye’de tarım ve hayvancılık konusunu en iyi bilen gazetecidir Ali Ekber.

Bir süredir ithal et konusunda yazan Ali Ekber Yıldırım’a, ‘’beş çeşit hastalık tehlikesi mi var?’’ diye sordum.

Haberde beş tür hastalık çeşidinden söz ediliyordu zira.

Daha fazlaymış aslında.

Şu sıralar en bilineni Şarbon.

Brusella da, bilinen başka bir hastalık türüdür.

Sığır  vebası ve pasteurella diye tehlikeli bir hastalık türleri de var mesela.

Çoğu, kırmızı etten bulaşıyor.

Ülkemizde hayvan yetiştiricileri, bir hastalıktan şüphelenince, konuyu bakanlığa bildiriyorlar.

Şüpheler doğru çıkarsa, hastalıklı hayvanlar hemen itlaf ediliyor.

Bakanlık üreticiye bunun karşılığında tazminat ödüyor.

Ancak, ithal edilen hayvanlarda ve etlerde hastalık görülürse, bunun için tazminat ödenmiyor.

Ali Ekber, ithal etle gelen hastalık çeşidinin bilinenden daha fazla olduğunu da iddia ediyor.

Hatta uzun süredir ülkemizde görülmeyen hastalık türlerinin, et ithalatı ile birlikte yeniden türediğini de ileri sürüyor.

Denetimde problem var zira.

Bakanlık, et ve canlı hayvan ithal edilecek ülkelere veteriner gönderiyor ama nedense hep aynı hekimler gidiyor.

Yurt dışına çıkan harcırahlar da, ithalatçı firmalar tarafından ödeniyor.

‘’Harcırahı bakanlık ödeyemez mi?’’ diye soruyor Ali Ekber Yıldırım.

Denetimin sağlıklı yapılabilmesinin yöntemlerinden biri bu olabilir pekala.

‘’Neden et ithal eder duruma geldik?’’ diye sormanın bu saatten sonra bir anlamı yok.

Hayvancılık öldü diye düşünüyorum zira.

‘’Hayvancılığı canlandırmanın bir yolu yok mu?’’ diye de sorduğum Ali Ekber Yıldırım, sektörün yeniden canlanabileceğine inanıyor.

Bu nedenle, Uludağ Üniversitesinden bir bilim insanının öngörülerine dayandırdığı yazıyı da kaleme almış,

Merak edenler, Ali Ekber Yıldırım’ın, Dünya Gazetesinde bugün yayınlanan yazısını okuyabilir.