bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
İnsan yada Robot Olmak Kendi Elinizde
Yazarlar // 18 Nisan 2018 Çarşamba 20:42

İsmail BAŞARAN

Fırtına apansız bastırınca, koca gemi bir anda denizin dibini boyladı. Adam, issiz bir adanın sahilinde gözlerini açtı. Ne gelen vardı ne giden...

Ne araç vardı ne gereç...

İstersen muz ve Hindistan cevizi, istemezsen muz ve Hindistan cevizi... Hayati boyunca evi dışında beş yıldızlı otellerden başka yere adımını atmadığından, bir sure ne yapacağını bilemedi...

Sonra dört ay boyunca muz yayıp, Hindistan cevizi suyu içti. Geçmişte kalan o güzel günleri düşünerek gözlerini denize dikip, kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu...

Bir gün sahilde uzanmış yatarken, gözünün ucunda bir hareket hissetti. O da ne?

Bir sandal ve kürekte o güne dek gördüğü en müthiş kadın...

Son surat geliyor... İnanamadı...

"Nereden geliyorsun ?" diye haykırdı ve ekledi "Buraya nasıl geldin?"

"Adanın öteki tarafından..." dedi kadın, "gemi batınca oraya cıktım."

"Ne şans, benden başka kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç kişisiniz ?"

"Başka kimse yok, sadece benim. Sandal da gemiden değil. Gemiden çöp yok...”

Adamın akli karıştı... "O halde sandalı nereden buldun?"

"Basit" dedi kadın.

"Adada bulduğum malzemeyle yaptım... Kürekler sakız ağacı... Zemini palmiye dallarından ördüm, yanlar okaliptüs..."

"Ama bu imkânsız aletlerin yok nasıl becerdin ?" dedi adam.

"Pek de sorun olmadı. Öteki tarafta sıra bir alüvyon kaya oluşumu var.  Fırında belli dereceye ısıtılınca islenebilir yumuşaklıkta demir elde ediliyor. Alet yapmak için kolayca kullandım... Boş ver bunları. Hadi göster, nerede yaşıyorsun ?"

Bon bir ifadeyle orada yasadığını itiraf etti adam...

Aylardır oracıkta sahilde yatıp kalktığını...

"Öyleyse bana gel benim yerime..." diyerek kadın küreklere asildi.

Birkaç dakika sonra küçücük bir iskeleye yanaştılar...

Adam sahile göz atınca az daha sandaldan düşüyordu.

Mavi beyaz boyalı kulübeyle, iskele arasına taş döşeli yürüme yolu bile yapılmıştı.

Eve girerlerken kadın omuzlarını silkti, "Pek rahat sayılmaz ama ben yine de ev diyorum işte...

“Otur lütfen, bir şey içer misin ?"

"Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam. Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı.

"Daha fazla Hindistan cevizi suyu içemeyeceğim artık... Tahammülüm kalmadı..."

"Hindistan cevizi suyu değil ki... İmbiğim var, Pink Colado'ya ne dersin?"

Adam hayretini gizlemeye çalışarak ikramı kabul etti. Kanepeye oturarak sohbete daldılar.

İkisi de birbirlerinin hayat hikâyesini dinledikten sonra kadın, "üzerime rahat bir şey giyeceğim" diyerek ayağa kalktı.

"Duş yapıp tras olmak ister misin? Üst kattaki banyo dolabında jilet var."

Adam artık olayı sorgulamaktan tamamen vazgeçmişti...

Banyoya girdi, dolapta kemik bir sapın içine sıkıştırılmış oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan yapılma ustura onu bekliyordu... "Bu kadın inanılmaz" diye mırıldandı...

"Bakalım bundan sonra ne var?”

Döndüğünde kadın onu gardenya kokuları içinde, stratejik bölgeleri üzüm yapraklarıyla örtülü olarak karşıladı... Sadece üzüm yaprakları... Yanına oturmasını istedi.

Sonra yavaşça sokularak fısıldadı...

"Söyle bana yakışıklı, ikimiz de uzun suredir bu adadayız... Çok yalnız olmalısın, eminim su anda yapmak için kıvrandığın bir şey var...  Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak istediğin... Anlıyorsun değil mi?”

Gözlerinin içine bakıyordu...

Adam duyduklarına inanamadı...

"Yani..." dedi... "Buradan e-mailimi kontrol edebilir miyim?"

Biz düşünmekten vazgeçersek ve de birilerinin bizim yerimize düşünmesini beklersek, biz tepki koymazsak, biz gülmez, ağlamaz, tartışmaz, eleştirmezsek, biz kaderci olursak, insanlıktan uzaklaşır robotlaşırsak eğer soracağımız soru aynı olur;

“Buradan e-mailimi kontrol edebilir miyim?”

Bugünün Türkiye’sinde yapılan tam da bu işte. İnsanların düşünmesi ve sorgulaması istenmiyor. Sadece söylenene inanmaları gerektiği kendilerinin beyinlerine kazınıyor. Sonra da vatandaş geçim sıkıntısı içinde kıvranırken birileri malı götürüyor.

Ben kendi adıma uyutulmak istemiyorum, robot olmak değil insan kalmak istiyorum.

Ya siz ne yapmak istiyorsunuz, robot mu olacaksınız insan mı, bir karar verin artık. Çünkü yöneticilerimiz bizlerin insan değil de robot olmamızı istiyor ancak öyle yönetebiliyorlar bizi.