bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Darbe Dönemi Anayasasından Kurtulmak
Yazarlar // 26 Şubat 2021 Cuma 06:40

Ragıp GÖKER

Yeni bir anayasaya ihtiyaç var mı?

Kuşkusuz evet.

İlk anayasamız 1876 yılında yazılan 'Kanun-u Esasi' olmuş.

Kurtuluş Savaşını veren Büyük Millet Meclisi tarafından 1921 yılında kabul edilen Teşkilatı Esasiye olarak bilinen 1921 Anayasası da, büyük ölçüde Kanun-u Esasi hükümlerine göre düzenlenmişti.

İlk anayasamız 1921 anayasası olarak bilinse de aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası 1924 yılında kabul edilen anayasadır.

Darbeciler tarafından hazırlansa da, bu ülkenin sahip olduğu en özgülükçü anayasa olduğu bilinen 1961 anayasası da başka bir darbeci gurup tarafından yürürlükten kaldırılmıştı.

Bugün yürürlükte olan 1982 anayasası, 12 Eylül Cuntacıları tarafından Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığındaki anayasa hukukçularına hazırlatılmış ve halkoyuna sunulmuştu.

Referandum sonucunda halkın yüzde 91.37'sinin oyunu alan 82 anayasasının, aradan geçen 39 yıla yakın bir sürede bir çok maddesi değişmiş olsa da, sonuçta sonuç itibariyle cuntacılar tarafından hazırlatıldığı için 'Darbe Anayasası' olarak bilinir.

Her ne kadar, 1961 Anayasası gibi, devletin yönetiminde  'Kuvvetler Ayrılığı' prensibini güçlü bir biçimde vurgulasa da 21. yüzyılın Türkiyesi darbe dönemlerinde hazırlanmış o anayasadan kurtulmalıdır.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ortaya atılan yeni anayasa fikrini değerli bulduğumu söylemek isterim.

Ve fakat.

Bir taraftan da ''Neden heyecanlanmadım?'' diye de kendime soruyorum.

Heyecanlanmam gerekirdi çünkü.

Amacım niyet okumak olmasa da, AK Parti gurup başkan vekillerinden Cahit Özkan'ın, ''Yeniden Kuruluş Anayasası'' söylemi tartışmaya neden olurken, beni de ''Ne demek istiyor acaba'' diye düşündürmedi değil hani.

Tartışmaya neden olan söylemler Cahit Özkan'ın söyledikleriyle de sınırlı değil üstelik,

AK Parti'li Ayhan Oğan da birkaç yıl önce katıldığı bir televizyon programında “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” demişti hatırlarsınız.

Daha ilginci önceki dönem Balıkesir milletvekili olarak görev yapan Tülay Babuşçu ise yaklaşık 6 yıl önce bir 10 Kasım'da, bütün bu tartışmaları gölgede bırakacak şekilde sosyal medyadan “600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” diye paylaşımda bulunmuştu hatırlarsanız.

Cumhurbaşkanı'nın yeni anayasa hazırlanmasına dair fikrini söylediğinde yine bazı AK Parti'liler, 1921 Anayasasına atıfta bulunmuşlardı biliyorsunuz.

Bu konudaki en çarpıcı söylem de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'den gelmişti.

Bakan Gül, ''Cumhuriyeti 1921 Anayasası ruhuyla taçlandıracağız'' demişti.

''Teşkilatı Esasiye'' adıyla bilinen 1921 anayasasının, 1876'da kabul edilen Kanun'u Esasi'yi temel aldığını yukarıda yazmıştık biliyorsunuz.

Adalet Bakanı'nın, aradan 100 yıl geçmiş olmasına rağmen atıfta bulunduğu 21 anayasasında devletin adı ''Türk Devleti'' yerine ''Türkiye Devleti'' diye yazılmasına takılanlar olacaktır ama ben onda değilim.

21 anayasasında benim dikkatimi çeken aslında başka hususlar oldu.

21 anayasası 23 maddeden oluşuyor ve bu 23 maddenin 14'ü merkezî idarenin taşra teşkilâtına ve yerel yönetimlere ayrılmış olmasıdır.

Teşkilatı Esasiye'nin adem-i merkeziyete çok önem verdiği söylenebilir.

Bu ne demek?

Ademi merkeziyetin kelime anlamının yerinden yönetim demek olduğu biliniyor.

Bir nevi eyalet sistemi yani.

Bir ateş çemberinin tam içindeyiz.

Bu nedenle günümüzde AK Parti'liler dahil olmak üzere, ülkemde kahir ekseriyetin eyalet istemini isteyeceğini düşünmüyorum.

23 maddelik Teşkilatı Esasiye’nin bazı AK Parti'lilere ilginç gelen bir başka maddesi de 7. maddesinde yazılıdır ki, özetle şöyle tarif ediliyor:

Şeriat hükümlerinin uygulanması, bütün kanunların yürürlüğe konması, değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması, antlaşma ve barış imzalanması ve vatan savunmasıyla ilgili savaş ilânı gibi temel haklar Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Kanun ve tüzüklerin düzenlenmesinde, halk için en yararlı ve zamanın ihtiyacına en elverişli fıkıh ve hukuk hükümleriyle, örf ve âdetler ve teamüller esas olarak alınır. Bakanlar Kurulu’nun görev ve sorumluluğu özel kanunla belirtilir.

Anayasamızda, ilk dört madde için ''Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez'' diye bir ifade yer alırken, ''Yeniden Kuruluş'' mottosuyla hazırlanacak yeni anayasa,  Teşkilatı Esasi'nin ilkleri temel alınarak hazırlanacaksa, kıyamet kopacak demektir.

Yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor muyuz?

Darbe döneminin anayasasından kurtulmalıyız elbette ama100 yıl öncesinin Teşkilatı Esasi'nin yazıldığı şartlarla şimdiki şartlar aynı olmadığına göre, o temel esas alınarak yazılacak bir anayasanın, günümüz koşullarındaki ülkemin bünyesine uymayacağı da kesindir.