bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Damdan Düşenin Halinden Kim Anlar?
Yazarlar // 6 Temmuz 2017 Perşembe 08:01

İsmail BAŞARAN

Şantiyelerden birinde meydana gelen bir kaza sonunda kazaya maruz kalan duvarcı ustasının birilerinin araya girmesi ve işi büyütmemesinin kendi sağlığına daha iyi geleceğini söylemesinin ardından yazdığı bir tutanağı gelin hep birlikte okuyalım.

İsterseniz koro halinde, isterseniz de tek tek.

“İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek, ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur:

Bildiğiniz gibi ben bir duvarcı ustasıyım. İnşaatın 6. katındaki işimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı, yaklaşık 250 kg. kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağıya indim bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, 6. kata çıktım ipi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya salladım.

Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili 6 kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum. Nasıl bulmayayım ben yaklaşık 70 kiloyum.

250kg lik varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akil edemedim. Yolun yarısında Dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın burada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca 2 parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarımda bu sırada kırıldı.

Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince bu sefer ben aşağıya inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu sırada kırıldı. Can havli ile ipi bırakmayı akil ettim.

Başımı yukarı kaldırdığımda bos varilin süratle üzerime geldiğini gördüm.

Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım. Cenabı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim. Duvarcı Ustanız Laz Osman.”

Türkiye son zamanlarda bina, özellikle de çok katlı binaların yapımındaki iş kazalarıyla gündeme geliyor.

Düşen işçiler oluyor, ya ölüyorlar veya yaralanıyorlar.

Gazetelerdeki ve televizyonlardaki haberlerle de bu iş kazaları duyuruluyor.

Ancak ne hikmet ki daha önceki kazada alınmadığı söylenen kaza nedenleri tekrarlanıp duruyor.

Acaba bu kazaların tutanakları Osman’a yaptırıldığı gibi hasta yatağında mı yazdırılıyor?
Yoksa tutanakları yazanlar hasta değil de hayatlarında damdan düşmedikleri için damdan düşenin halinden anlamayanlar mı?

Bugün kendisini siyasetin ustası sananlar, televizyon televizyon gezip vatandaşa atar yapanlar damdan düşünce yine atar yapabilecekler mi, yoksa birileri yanlarına gelip tutanağı değişmesini söyleyecekler mi?

O zaman ne yapacaklar?
Türkiye bir daha emirlerle iş yapan siyasetçiler görmesin.

Emir verenler de siyasete ve vatandaşa tepeden bakmasın.

Siz,  siz olun da sakın ha ipin ucunu bırakmayın.

DSİ’NİN AÇIKLAMASI

Devlet Su İşleri, Çarşamba’da meydana gelen sel felaketinin ardından bir açıklama yapmış.

Ve de, sel felaketi sonrası yapılan açıklamada, böyle yağışların elli ya da yüz yılda bir yağabileceği nedeniyle planlamanın böyle yapıldığını dile getirmiş.

Size ne be kardeşim.

Allah’ın işine de mi karışıyorsunuz artık.

Aklınıza gelmiyor mu, Kızılırmak gibi büyük bir ırmağın sularının nereden alındığı?
Çok basit. Demek ki bölge çok yağış alıyor ırmak bu kadar büyük, zaman zaman da taşıyor.

Son yıllara bakın, inceleyin, Çarşamba’da sel suları kaç yılda bir ekili alanları yer yer  sular altında bırakmış?
Göreceğiniz rakam sizin dediğiniz gibi elli veya yüz yıl değil.

Yani sizin işiniz, Allah’ın işine karışmadan planlamanızı doğru yapmak.

Gelelim işin püf noktasına.

Sahi yıllardır bu planlar yapılır da, palanı tutmayanlardan bunun hesabı hiç soruldu mu?

YUSUF BEY BİR YERİ DE KIYMA

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz şimdi de Unkapanı pazarını yıkmayı kafasına koymuş.

Daha önce Saathane Meydanı’nı yıktığı ve henüz yapamadığı gibi orasını da yıkıp yapamayacak mı acaba?
Altından tarihi doku mu çıkacak?
İşte o zaman bu işlerin planlı yapıldığı kanısına varır ve amacın hizmet olmadığı, tarihi eser arandığı geliverir aklıma.

Sadece benim değil elbette, Samsunluların büyük bölümünün de.

Sahi o Pazar oradan kalacak da yerine ne yapılacak?
İmam Hatip Üniversitesi mi kurulacak?

Yoksa bir cami mi?
Daha da önemlisi birilerine rant mı sağlanacak?
Ben sorarım, cevabı verecek olanlar da onlar.

Verecekleri cevabı da buradan sizlere aktarırım.

Kentlerin bulundukları yerlerde kocaman binalar dikilerek büyümeyeceğini, büyümenin sanayi ile, istihdam ise olabileceğini akıllarına getirebilseler o zaman Samsun galiba gerçekten büyüyecek.

GÜNÜN FIKRASI

Temel müftüye gitmiş "Yahu, hakikaten biz cennete gittiğimizde huri alacak mıyız?" demiş.

Müftü: "Namazını kılar, orucunu tutar, zekatını verirsen 4 huriyi alacaksın elbette" diye cevap vermiş.

Temel’in derdi başka:

"Peki benim hanım cennete gidince ne olacak?" diye sormuş.

Müftü cevap vermiş "Ona da 4 Nuri düşer."

Temel şaşkın ne yani eşit haklara mı sahip olacaklar!!!

Kös kös evine dönmüş. Bakmış karısı namaz kılıyor basmış tekmeyi:

"Kalk lan ordan. Başuma bela mu olacasun?”

 

GÜNÜN SÖZÜ

Gelişmeyi isteyenler, gelişmenin çetin yönlerini de düşünmelidirler. Carl Juckmayer.