Büyümeden Türk Halkına Düşen Pay

Cuma günü bu köşedeki ''Büyüme rakamları üzerine'' başlıklı yazıma İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta'dan mesaj geldi.

O yazıda, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın "Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme için; düşük enflasyon, kur istikrarı ve öngörülebilirlik kritik öneme sahip. Gelir dağılımı adaletini daha da iyileştirecek bir büyümeyi sürekli kılmanın çabasındayız" şeklindeki açıklamasına karşın, Usta’nın ANKA'ya yaptığı "Bu büyüme dikkatli incelendiğinde, Türkiye’yi yoksullaştıran, geniş halk kitlelerinin faydalanamadığı, onların gelirinin artmadığı, belli bir kesimin gelirinin arttığı bir büyüme olarak tarihe geçecektir" sözlerinin yer aldığı açıklamasına yer vermiştim biliyorsunuz.

Cuma günkü yazıda ayrıca, Usta'nın ''Geçen yıl, Covid nedeniyle ciddi üretim kayıpları vardı ve ekonomik daralma vardı. O daralmanın üzerine ekonominin açılmasıyla birlikte yüksek büyüme oranlarını biz görmüş olduk. Tabi büyüme incelediğinde, aslında çok da iç acıcı olmadığını ifade etmek gerekir. Türkiye ekonomisi yüzde 0,9 oranında büyümüştür ki bu dünyadaki diğer ülkelere baktığımızda onların çok altında kalmaktadır. Yani birinci çeyrekte biraz hızlı büyüyen ekonomi, ikinci çeyrekte ciddi bir yavaşlamaya girmiştir. Yani ikinci çeyrekteki yüzde 0,9 üzerinden gidecek olursak aslında yıllık büyümenin yüzde 3,6-3,7’ye gerilediğini bir defa ifade etmek gerekir." şeklindeki sözlerine de yer vermiştim.

O yazımı okuduğunu ama  açıklamasında GSYH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) notunda ücretlerin payının düştüğüne dikkati çekmek istediğini çünkü bu durumun çok önemli olduğunu iddia ediyor Usta.

TÜİK'in yüzde 21.7 olarak açıkladığı 2. çeyrekteki büyümeden toplumun önemli kesiminin faydalanamadığını da belirten İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, yıllık büyüme rakamları değerlendirilirken öncelikle birinci çeyrekteki büyüme rakamlarını göz önüne almak gerektiğini ifade ettiği mesajında ''21,7 büyüme geçen yıl ne kadar kötüyse bu yıl o kadar yüksek çıkar anlamına gelir. Esas bakılması gereken bu yılın birinci çeyreğine göre büyümemiz nedir? Yüzde 0,9. Bu da dünya ile mukayese edildiğinde çok düşük.'' diyor.

Utsa, yüzde 21.7 olduğu iddia edilen büyüme durumundan toplumun önemli kesiminin yararlanamadığını iddia ettiği mesajında bu konudaki iddiasını da şu cümlelerle ifade etmiş.:

''Orası önemli, çünkü toplumun önemli kesimi bu büyümeden faydalanamamış.

4,1 puan düşüş yıllık olarak çalışanların 270 milyar TL (eski parayla katrilyon TL) gelirinin düşmesi demektir.

Ayrıca, Çiftçilerin yüzde 21,7 diye ifade edilen büyümeye katkısı sadece 0,1 puan.

Yani büyümenin yüzde 21,6’sı tarım dışındaki alanlardan gelmiş.

Çitçi bu büyümeden faydalanamamış.''

TÜİK’in açıkladığı yüzde 21.7 büyüme rakamları öyle anlaşılıyor ki, toplumda refah düzeyi yükselmediği sürece tartışılacaktır.

Özellikle sanayimizde üretim artışı önemlidir elbette.

Zira büyüme demek, milli gelirin de artması demektir.

Ve fakat.

Milli gelir, yurttaşlar arasında adil biçimde dağılmadığı sürece, TÜİK, büyüme rakamını yüzde 21,7 olarak açıklaması toplumda karşılık bulmayacaktır.