bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
Ata'yı Nasıl Andınız?
Yazarlar // 11 Kasım 2016 Cuma 07:54

İsmail BAŞARAN

Sadece iki dakika başınız önde sessiz durarak mı? Yoksa Atatürk İlkelerini düşünerek mi?

Dün 10 Kasım’dı. Ölümünün 68. yıldönümünde Atatürk anılacaktı. Sabah saat 09.05’te sirenler çalındığında evdeydim.

Kalktım ve ben de başım önde Ata’mı düşündüm.

O iki dakika içinde aklımdan geçenler nelerdi?

Atam’ın yaşarken yaptıklarının yanında ilkeleri de geldi aklıma.

Neydi bu ilkeler?

Gelin hatırlayalım:

 

“Cumhuriyetçilik:

Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun  yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.

 

Halkçılık:

Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Cumhuriyet Devrimi ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşır. Başta İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır.

Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.

 

Laiklik:

Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması, ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir.

Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri

ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir.

Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır.

 

Devrimcilik:

Atatürk'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de devrimciliktir. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır.

Geleneksel kavramların bir kenara itilip modern kavramların benimsenmesi demektir.

Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınıp kabul edilmelerinin çok ötesine geçmiştir.

 

Milliyetçilik:

Cumhuriyet devrimi ayrıca milliyetçi bir devrimdir. Bu milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir.

Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir;

yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine,

gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.

 

Devletçilik:

Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesini de devletin, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği veya yetersiz kaldığı ya da ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesi  anlamında yorumlamaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.”

 

İçinde bulunduğumuz şu günlerde, Avrupa Birliği adına yapılanları gördükçe ve de yaşadıkça  galiba bu ilkelere daha çok sarılmalıyız.

Atam, sen rahat uyu…

GÜNÜN FIKRASI

Temel bir gün ava gitmiş. Birkaç ördek, birkaç tane de tavsan vurmuş. Tam eve dönerken ormancılar Temel’in yolunu kesmişler ve:

Av yasağını bozmuşsun, seni tutukluyoruz...şeklinde bir açıklama yaptıktan sonra doğruca karakola götürmüşler ve haklarını okuduktan sonra telefon görüşmesi yapmasına müsaade etmişler.

Temel tabii ki Fadime’yi aramış.

Fadime : Neredesun sen?

Temel :Penu içeru attiler.

Fadime :Ne suç işledun?

Temel : Bir sapık "av yasağı" diye birini bozmuş, suç üzerime kaldu da...

GÜNÜN SÖZÜ

Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Mustafa Kemal Atatürk.