bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop
24 Temmuz Gazeteciler Bayramı'nı Kutlamıyorum
Yazarlar // 24 Temmuz 2017 Pazartesi 01:36

İsmail BAŞARAN

Her mesleğin kendine özgü bir günü vardır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  1946 yılında kurulduğu zaman “gazeteciler için de bir gün belirleyelim” düşüncesi ortaya atılmış. “İlk gazetenin çıktığı günü belirleyelim” demişler. Ama iki ayrı görüş ortaya çıkmış. Türkiye’de ilk gazetenin çıkışı, tabii Osmanlı’dan sonraki Cumhuriyet döneminde kalan topraklar üzerinde. İlk gazetenin çıkışı kimilerine göre 1831, yani Takvim-i Vakayi’nin yayınlanışı. İlk Türkçe gazete ama onu, resmi gazete olduğu için ilk gazete saymayan görüştekiler de 1861, yani Tercüman-ı Hakikat’ın çıkışını ileri sürmüşler. Bu anlaşmazlık nedeniyle o konuda bir görüş birliği olmamış. Bunun üzerine Fatih Rıfkı Atay, Akşam gazetesinde 24 Temmuz’u ortaya atmış. 24 Temmuz bildiğiniz gibi II. Meşrutiyet’te 1908’de Anayasa’nın yeniden yürürlüğe girmesinin ertesinde çıkan gazetelerin, gazeteciler tarafından sansür memurlarına verilmeden, gösterilmeden çıkarılmış olduğu bir gün. Yani bir başkaldırı simgesi. Bu nedenle 24 Temmuz kabul edilmiş ve tabii Basın Bayramı olarak belirlenmiş…

Böyle bir tanımlamadan sonra başlayalım söze…

İktidar kendi medyasını yaratmış. “Beni desteklemeyenlerin canı çıksın” mantığı her yerde hakim kılınmaya başlanmış.

Ve bakın nereden nereye gelinmiş:

24 Temmuz yani 1908’de ilan edilen İkinci Meşrutiyet’te gazeteciler tarafından çıkarılan gazeteler sansür memuruna verilmeden gösterilmeden çıkarılmaya başlanmıştı.

Ya bugün?

???

Bugün de, yani aradan yüz yıl geçtikten sonra da gazeteler çıkarılmadan önce sansür memuruna verilmiyor.

Peki, buna rağmen ülkemizde gazeteler gazeteciler tarafından mı çıkarılıyor?

İşte bu sorunun cevabına “Evet” diyebilmek galiba zor.

Çünkü yerel medya olsun, yaygın medya olsun ekonomi cenderesine sıkışmış, kımıldadıkça daha çok sıkışıyor.

Bugününü rahat geçirmek telaşında olanlar hükümete yaslamışlar sırtlarını.

Bazı gazeteler, diğer işlerini yoluna koyma sevdasındaki iş adamları tarafından çıkarılır olmuş.

Aradan tam yüz yıl geçtikten sonra hükümet çevreleri tarafından yandaş olmayan medyanın üzerine gidilir olmuş.

Hükümet, yerel medyaya biraz nefes aldıran Resmi İlanları günden güne kuşa çevirmekle kalmamış ortadan kaldırmayı kafasına koymuş.

Gazeteci arkadaşlar, biliyor musunuz bu ne demek?

Bir dolu Anadolu gazetesinin kepenklerini kapatması, makinelerini susturması, birçok gazetecinin işsiz kalması demektir.

Önümüzdeki günlerde, artık eleştiri sınırları içinde bile yazı yazabilmenin mümkün olamayacağı düşünülürse ben nasıl gazeteci arkadaşlarımın bayramını kutlarım ki…

Evet arkadaşlar, ekonomik sıkıntıların aşılacağı, hükümetlerin “yandaş medya yaratmayacağı” günler gelene kadar ben 24 Temmuz Gazeteciler Bayramı’nı kutlamayacağım.

Peki, buna ömrüm yetecek mi?

İşte ona ben karar veremem.


BİR YERDEN BAŞLAMAK GEREKİR

Temel’e "Kadınların eli niye öpülür" diye sormuşlar.

O da cevap vermiş:

Bi yerden başlayacasun...

Samsun’da uzun süredir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Yusuf Ziya Yılmaz Büyük Cami önünde kazılara başlamış ve orada otopark yapılacağını açıklamıştı.

Yıllar geçti orada bir alt geçit var mı şimdi?

Yok.

Yani araçlar yine yollarda.

Yine trafik içinden çıkılmaz halde.

Neden orada otopark yapılmadı?
Şimdi Saathane Meydanı kazıldı.

Halen de orada ne yapılacağı belli değil. Yapılacaksa da neden yapılmadığı belli değil.

Yusuf Ziya Yılmaz Başkan gerçekten hizmet etmek mi istiyor yoksa hizmet ediyor görünmek mi?

İşte bunun gibi, işe bir yerden başlayacaksın ki insanlar hizmet verdiğini sansınlar.

Tabi o yerleri görenler öyle sanacaklar.

Ya mahalle olan köylerde, içme suyu sıkıntısı, elektrik sorunu çekildiği kimler görecekler?
Sadece orada yaşayanlar.

Dünyamız, Samsun’da olduğu gibi garipliklerle doludur.

Toplumun önündeki bazı insanlar 'kazandıklarını sandıklarında bile kaybettiklerinin', bazıları ise 'kaybettiklerini sandıklarında da kazanmakta olduklarının' acaba farkındalar mı?

 

KAÇ YERİN ADI DEĞİŞTİ?
15 Temmuz’un yıldönümü şaşaalarla kutlandı.

Şimdi sıra 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın şaşaalarla kutlanmasında.

Tabi bunu kutlayabilecekler olursa.

Gelelim işin özüne.

Son bir yıl içinde Belediyeler kaç tane parkın adını değiştirip 15 Temmuz yaptılar.

Bunu Atakum’da gördüm.

Hemen Belediyenin yanındaki parkın adı 15 TEMMUZ olmuş.

Acaba kaç yerin daha adı böyle değiştirilmiş.

Bunu bilmiyorum.

Öğrenmek istiyorum da.

Belediyeler son bir yıl içinde kaç sokağın ve parkın adını değiştirdiklerini bir zahmet açıklarlar mı?

MÜTEAHHİTLERE GÜN DOĞDU

Samsun’da Kentsel Dönüşüm gecikmiş.

Bu ne demek?
En kısa zamanda kentsel dönüşüm başlayacak demek.

Be kentsel dönüşüm belki de piyasaya bir hareket getirecek.

Müteahhitler iş bulacak, kum, tuğla gibi bina malzemelerinin satışları artacak.

Binalar yenilenecek, işleri yapılacak, yeri ürünler alınıp takılacak.

Benim anladığım kentsel dönüşüm bu.

Samsun’a yeni fabrikalar kurulacak, işçiler alınacak, işsizler ordusu küçülecek, üretim artacak.

Kısaca piyasaya bir hareketlilik gelecek.

Bir de planlı ve programlı yapılabilse bu dönüşüm.

Dönüşüm yapılacak diye Samsun’un tarihi dokusu bozulmasa.


GÜNÜN FIKRASI

Kadınlar diyor ki:

Bilgisayar erkektir. Çünkü bilgisayarlar aslında sorunları çözmek için yaratılmalarına rağmen ömürlerinin dörtte üçünü sorun yaratarak geçirirler.

Daha da önemlisi bunlardan bir tane aldığınız an, biraz daha sabretmiş olsaydınız çok daha gelişmiş bir modeline sahip olabileceğinizi görüp pişman olursunuz.

Erkekler diyor ki:

Bilgisayar dişidir. Çünkü onun mantığını yaratıcısından başka kimsenin anlaması mümkün değildir. Yaptığınız en ufak hatayı bile hafızasına kaydedip tekrar tekrar önünüze koyar. Ve bir bilgisayar aldıktan kısa bir süre sonra fark edersiniz ki, asıl parayı ona gereken aksesuarlar için harcamak zorundasınız.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Basit adam, karmaşık adamdan daha korku vericidir.  Dostoyevski